Kısa ömürlü ve sadece kısıtlı bir çevrede ses getiren Sitüasyonist (Durumcu) hareket Nihilizm’in organize olmuş hâliydi. Geleneksel sol politikalardan ziyade post-sürrealist sanat dünyasından etkilenen entelektüel Fransızların kurduğu Sitüasyonist Enternasyonal grubu, 1968’in çalkantılı ve başkaldıran Fransa’sında diğer politik guruplara göre daha ciddi ve etkiliydi. Gurubun baş teorisyeni olan Guy Debord fikirlerinin özünü Gösteri Toplumu adlı 1968 yılında basılan kitabında topladı.
Aslında kaç kişinin okuduğu ve anladığı bilinmez; zira oldukça karmaşık dile sahip bir kitaptı bu. Debord’un kitapta ortaya koyduğu tezleri son derece alışılmadık ve ilginç öngörüler taşıyordu. Ona göre kapitalizm ve sosyalizm, yeni bir totaliter sentezde buluşacaktı. Bu sentezin kontrol prensibi ise, taklitçi tüketim büyüsüne kapılan halk üzerinde fiilî fiziksel baskıyı neredeyse tamamen gereksiz hâle getiren kitle iletişim araçlarının gerçekleştirdiği şöhret imalâtıydı. Bu bakış açısı ile Sitüasyonistler politik solu olduğu kadar muhalif kültürü de küçümser bir saflaşma yarattılar. Onların öngörüsüne göre muhalif kültür de bu sistem tarafından sömürülecek ve sonuçta bu gösterinin başka bir yönü hâline geleceklerdi. Debord’a göre esas saygıdeğer ve radikal olan nihilist gençlerin kurduğu sokak çeteleri ve yağma gruplarıydı. Çünkü bunlar almak istediklerini burjuva yasalarına karşı herhangi bir saygı duymadan alıyorlardı.

Avrupa’ya özgü bir anarşi geleneğinin mirasını devralan ve suç işlemeyi cesaretlendiren bu özgürlük tutkusu, 1972’de bizzat Debord tarafından feshedilen Sitüasyonist grubun ebedî mirası oldu.
Aslında Sitüasyonistlerin suç işleme konusunda gösterdikleri hoşgörü bir koşula bağlıydı, suç işleme yolu ile kendini burjuva gelenekçiliğinin zincirlerinden kurtaran bireyin bir adım daha atarak bilinçli devrimci eylemlere geçmesi gerekiyordu. Hesaba katılmayan ise, çoğunluğu lumpen olan bu kesimin son adımı atmaya ne niyeti, ne de gerekli alt yapısı olduğuydu. Teorisi çok kuvvetli olan ama hayatı ve insan doğasını yeterince tanımayan Guy Debord’un fikirlerinden tortu olarak kalan ise, suç işlemenin zaten devrimci bir eylem olduğu gibi ipe sapa gelmez bir çıkarım oldu. Ne de olsa hırsızlık yapmak ve otomobil yakmak, Debord’un kısa ama yoğun ve ağır kitabı Gösteri Toplumu’nu okumaktan daha kolay ve kesinlikle daha eğlenceliydi.
Guy Debord intiharından evvel yayınlanan otobiyografik denemesinde bu hayal kırıklığını açıkça ortaya koymuştur. Sonuçta 68’in en çarpıcı ve radikal hareketlerinden biri olan Sitüasyonizm, birçok kehaneti gerçekleşmiş olmasına rağmen, bir yanlış anlama yüzünden lanetli bir hareket olarak anılıyor.
Yosi Falay