Haklar kişilere, hukuk düzeni tarafından tanınmış yetkilerdir. Modern devletlerde çoğunlukla mevcut olan yazılı anayasalarında, ya da ilgili kanunlarda tanımlanırlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin 2709 sayılı Kanunu olan, 7.11.1982 tarihli, halen yürürlükte olan Anayasası’nın 12. maddesi gereğince, “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” Aynı belgenin 13. maddesi gereğince de:
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Haklar, kapsamları ve yöneltilebildiği kişiler bakımından, mutlak ve nispi haklar şeklinde gruplandırılır. Mutlak haklar, ya taşınır ve/veya taşınmaz (toprak, ev vs.) eşya (bunlar mülkiyet hakkı ya da kullanım türü haklardır), ya maddi olmayan mallar (insan zekâ ve düşüncesinin yarattığı ürünler üzerinde yaratıcılarına tanınan haklar), ya da kişiler üzerinde (kişinin bizzat kendisinin veya velisi ya da vasisi olmak suretiyle hukuken gözetimi altındaki kişilerin yaşamı, sağlığı, vücut bütünlüğü, sırları, özel hayatı, haberleşmeleri, şeref ve haysiyeti, mesleki kimliği, maddi ve manevi itibarı gibi hususlarla ilgili olarak) sahibine egemen bir durum sağlayan; ve en önemlisi tabii ki devlet de dahil olmak üzere, herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Çok geniş yetkiler içeren bu haklar yalnızca hukuk mevzuatında tanımlı olanlarla sınırlıdır; kimse kendiliğinden bir mutlak hak oluşturamaz. Nispi haklar ise, belirli bir kişiye ya da kişilere karşı sürülebilen haklarlardır; ve özellikle borç ilişkilerinden doğarlar. Çok çeşitli biçimlerde ortaya çıkarlar; bir alım-satım sözleşmesinden, bir kira, bir hizmet, bir ödünç verme sözleşmesinden çıkan haklar yalnızca o sözleşmenin tarafları için doğar. Ancak nispi haklar sadece borç ilişkilerinden doğanlardan ibaret de değildir; aile ilişkilerinden, miras ilişkilerinden de nispi haklar doğar. Karı ve kocanın birbirlerine karşı, ana ve babanın çocuklarına, ve çocukların da ana babalarına karşı ileri sürebilecekleri haklar bu kapsama girer. Nispi aile hakları, hak sahibinin kişiliğine bağlı haklardandır; başkalarına devrolunamazlar ve mirasçılara geçmezler. Sayılanlar dışında birtakım nispi haklar da derneklere ve benzeri kuruluşlara ilişkin olarak söz konusu olabilir. Üyelerin oy hakkı, üyeler tarafından dernek tüzel kişiliğine karşı ileri sürülebilen nispi hak niteliğindedir. Mutlak olsun, nispi olsun her hak bir hak sahibine aittir, sahipsiz hak düşünülemez. Hakların kazanılması ve kaybedilmesi ilgili hukuk düzenlerinde belirtilir. Hakkı saldırıya uğrayan, ya da kendisine karşı yüklenilmiş olan borç yerine getirilmeyen kimse; talep hakkı, dava hakkı, cebri icra gibi hukuki araçlara sahiptir.
Kısacası, siz siz olun, haklarınıza sahip çıkın; hak verilmez, alınır! İştar Gözaydın .