Yerli halk kavramı, tıpkı hayat kavramının kendisi gibi, bugüne kadar evrensel, standart ya da sabit bir tanıma kavuşturulmamış bir olgu. (Bkz; Hayat) Bu, belirli bir coğrafi bölgede yaşayan ve bu bölge ile en eskilere kadar uzanan bir bağlantısı olan tüm etnik gruplar için kullanılan bir terim. Yerli halkların yanı sıra yerel halklar, aborjinler, aborjin halkları (Bkz; Charles Perkins), ilk halklar, ilk milletler, ve -kadim Yunanca’da ‘topraktan fışkıran’ anlamında- otokton halklar da deniyor. Ancak, Birleşmiş Milletler ve onun uzmanlık organları gibi uluslararası kuruluşların ‘yerli halklar’ı daha dar bir terimle tanımlama yönündeki önermelerinin biraz daha yaygın kabul gördüğü söylenebilir.
Tanımların esas aldığı kriterler olarak, belli bir bölge ya da toprak üzerinde, o toprağın sömürgeleştirilmesinden ya da ilhakından önce kısmen ya da tamamen oturmakta olan, veya orada bir ulus devletin oluşumu sırasında diğer kültür gruplarının yanı sıra oturan, veya hükümranlık iddiasında olan ulus devletin nüfuzundan bağımsız olan ya da büyük ölçüde soyutlanmış kültürel grupların dilsel, kültürel, toplumsal/örgütsel özellikleri dikkate alınmaktadır. Böylelikle, hem kendilerini çevreleyen topluluklardan, hem de ulus devletin hâkim kültüründen belli ölçüde farklılaşmış olarak varlığını sürdüren ve kendisini yerli yerli olarak gören ve/ya diğer gruplarca böyle görülen grupların, her zaman olmasa bile, genellikle ‘yerli halklar’ olarak tanımlandığı görülüyor.

Bu çerçevede tanımlandığı haliyle dünyada yaklaşık 370 milyon yerli halk olduğu tahmin ediliyor. Birkaç örnek vermek gerekirse, aralarında Kuzey Amerika’da (Kanada ve ABD) İnuit’ler, Avustralya’da Aborjin’ler, Yeni Zelanda’da Maroiler, Afrika’da Awa’lar, Zápara’lar vb. var. Genel olarak dünyada artarak gelişen küreselleşme sürecinin negatif sonuçlarından biri de yerli halkların üzerinde yaşadığı topraklara giderek artan bir hücumdur. Arazi ve inşaat firmaları, yol müteahhitleri, kereste ve mobilya firmaları, tarım endüstrisi, biyoteknoloji sektörü (soya ve palmiye yağı, şekerkamışı, mısır vb.’den etanol vb. üretenler) ve petrol, kömür, koltan, altın, elmas vb. maden çıkarıcıları gittikçe artan bir hızla bu halkların topraklarını ‘kapatarak’ dünya pazarına ‘açmaya’ girişmektedirler.

Sözkonusu ‘tehâcüm’e karşı yerli halklar, kendi insan haklarının, topraklarının ve doğal kaynaklarının korunması ve güvence altına alınması için uzun süreden beri yoğun bir mücadele vermekteler. Neredeyse 22 yıl süren yoğun bir tartışmadan sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nihayet 2007 yılı Eylül ayında bu hakların korunması amacıyla Yerli Halkların Hakları Bildirisi’ni kabul etti. Diğer Genel Kurul Kararları gibi. herhangi bir uluslarası bağlayıcılığı -dolayısıyla herhangi bir yaptırımı- bulunmayan ve fakat belli bir moral ağırlığı bulunduğunu söyleyen Bildiri, ülkelere ve hükümetlere, kabile halklarına geleneksel olarak oturdukları topraklar ve sahip oldukları kaynaklar üzerinde daha fazla denetim bırakmaları, elkoydukları toprakları da ya iade etmeleri ya da bunlar karşılığında tazminat ödemeleri çağrısında bulunmaktadır.
Yerli Halklar Bildirisi, kendi topraklarında önemli yerli halkların barındığı dört güçlü Batı demokrasisinin, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelenda’nın karşı oylarına rağmen, 143 lehte, 11 çekimser oyla BM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Aleyhte oy kullanan ülkelerin her biri ayrı ayrı bu deklarasyonun ruhunu kuvvetle desteklediklerini, sözkonusu hakların gerçekleşmesi için en özverili mücadeleyi uzun yıllardır kendilerinin yürüttüklerini ve ilke olarak maddelerin her zaman ve tamamen arkasında olduklarını belirtmelerine rağmen, kendi anayasaları ve yasalarıyla bağdaşmayan hükümler taşıdığı gerekçesiyle Bildiri’yi üzülerek reddetmek zorunda kaldıklarını belirttiler. Karşı oy sahibi dört ülke, Bildiri’nin yerli halkların kendi kaderini belirleme; toprak ve doğal kaynakları üzerinde hakları olduğuna ilişkin hükümlere ve bir de, ulusal yasalar ve Devletlerin doğal kaynakları idaresi konusunda yerli halklara veto hakkı tanıma anlamına gelebilecek lafzına (diline) itiraz ediyorlardı. (Bkz; Wampanoag Kadınları)
BM Genel Kurul Kararları’nda, Güvenlik Konseyi’ndekiler gibi veto hakkı olmamasına rağmen, Bildiri’ye verilen bir tek aleyhte oy dahi onun işlerliğini fiilen ortadan kaldırarak o kararı ‘ölü’ hale getireceğinden, Yerli Halkların Hakları Bildirisi’nin yerli halkların bireysel ve kolektif hakları konusunda somut bir iyileştirme sağlayacağına dair dünyada büyük umutlar beslendiğini söylemek kolay olmayacaktır.
Der; Ömer Madra
Kaynaklar:
“General Assembly Adopts Declaration on Right of Indigenous Peoples” GA/10612, New York, 13 Eylül 2007.
www.un.org
www.wikipedia.org
“Indigenous rights outlined by UN” BBC Online, 13 Eylül 2007.
www.bbc.co.uk