Bilimin, popüler bilimin, yalancı bilimin ve bilim kurgunun favori ortak konularından biri, dinozorlar. Daha doğrusu, yeryüzünün insanoğlundan önce gördüğü en müthiş canavarların bundan 160 küsur milyon yıl önce nasıl olup da ‘birdenbire’ ortadan kalktıkları sorusu. Bu konuda sayısız kuram var tabii, ama en yaygın üç tanesi şunlar:
- İklimin hızla değişip sıcaklığın düşmesi sonucunda hayvanların donarak ölmesi;
- Büyük yanardağ patlamaları sonucunda çıkan öldürücü gazlarla iklimin yaşanmaz hale dönüşmesi ve yaratıkların zehirlenerek ölmesi;
- Devasa bir göktaşının düşmesi sonucunda ortalığı kaplayan toz-duman bulutunun iklimi değiştirip dondurucu soğuklara yol açması ve böylece pek çok canlı türünün ölümüne sebep olması.
Aslında, medyanın da en sevdiği konuların başında geldiği de söylenebilir dinozorların. Türün yok oluşu konusunda yeni bir kuram ya da spekülasyon ortaya atıldığında, canavarlar da olağanüstü güzellikteki renkli çizimleriyle birlikte ‘magazin’ sayfalarının baş köşelerini süslüyorlar. Ve tabii her seferinde de okurlara Spielberg’in Jurassic Park filmini hatırlatıyorlar.
30 Temmuz 2000 tarihli gazetelerde bu konuda çok ilginç bir yeni kurama yer verilmekteydi: Dinozorlar –yüzünüze güller!– ciddi bir ‘yellenme sorunu’ yüzünden toptan yok olmuşlardı! Çin’de yayınlanan ve her zaman Komünist Partisi’nin ciddiyetine uygun ağırbaşlılıkta bir üslup kullanan Çin Gençlik Gazetesi, adını vermediği bir Fransız bilim adamına atıf yaparak aynen şöyle diyordu: “Her biri 80-100 ton çeken hayvanlar, her gün 130 ilâ 260 kilo gıda tüketiyor ve dur durak bilmeksizin yelleniyordu.” Gazeteye göre, dinozor ‘yel’leri, yüksek oranda metan gazı içerdiği için, hayvanların yeryüzündeki yaklaşık bir milyon yıllık ikameti sırasında atmosfer bu gazla dolup taştı, ve sonunda ozon tabakasının delinmesine yol açtı. Ozon tabakası atmosferi güneşin morötesi ışınlarından korumaz olunca, yeryüzü bitki örtüsünde muazzam değişimler meydana geldi. Ortaya çıkan besin yetersizliği de dinozorların topyekûn açlıktan ölmeleri sonucunu doğurdu.

‘Kendi Yelinde Boğulan Dinozor’ Teorisi
‘Kendi yelinde boğulan dinozor’ teorisi, bütün gönderme ve uzantılarıyla, bir tatil sabahı insanın yüzünde hafif bir tebessümle okuyacağı ve hemen arkasından da, bu konudaki bir sonraki habere kadar unutacağı mükemmel bir magazin haberi gibi görünüyor. Tarih, bilim, espri, egzotizm ve görsellik dozu ne eksik, ne de fazla.
Gelin görün ki, kazın, ya da, bu durumda dinozorun ayağı pek de öyle değil. İşi küresel ısınma boyutunda ele aldığınız zaman, bu küçük ve sevimli haber, dinozorların yok oluşları ile ilgili en akla yakın ve gerçekçi kuram olabileceği gibi, aslında, insan türünün geleceği ile ilgili çok önemli bir ‘felaket habercisi’ de olabilir pekala.
İnsanoğlu ya da insankızı olarak, yaktığımız ormanlardan çıkan gazların, o ormanlardan arta kalan otlaklarda otlattığımız sığırlarla davarların yellenmesiyle atmosfere boca edilen metan gazlarının, kestiğimiz ağaçları kendisine şölen yapan termitlerin saldığı gazların hesabını yaptığımız zaman, görüyoruz ki, dinozorlar sandığımız kadar uzakta yaşayıp ölmedi.
Termitler ve Büyükbaş Hayvanlar
Şimdi, bu ‘eski’ olayı, ‘yeni’ bir olaylar dizisiyle bağlamaya çalışalım: Endüstri, otomobiller, uçaklar vb. aracılığı ile salınan karbonların yanı sıra, sadece orman yangınlarıyla atmosfere yılda 1 ila 2.5 milyar ton sera gazı salınıyor. Ormanların yerini çöl almamışsa, otlaklar alıyor. Zaten ormanları ya kereste için kesiyoruz ya da hayvancılık için yakıyoruz. Otlaklarda 1.2 milyar büyükbaş hayvan otlatıyoruz: 5 adam başına bir büyükbaş hayvan. Bu sığırlarımız; davar, deve, keçi, at ve domuzlarımızla birlikte havaya her yıl 73 milyon ton metan gazı salıyor. Çünkü, yedikleri otlardaki selülozu ayrıştırmak için barsaklarındaki anaerobik bakteriler metan gazı üretiyor. Sığırları hamburger ya da cızbız köfte şeklinde mangallarda pişirip ormanları daha fazla yakıyoruz. Kestiğimiz kerestelerin bir kısmını ise akıl almaz ölçüde çoğalan termitler yiyor. Şu anda adam başına yarım ton termit/karınca düşmekte! Yediklerinden tıpkı inekler gibi metan üreten bu minik hayvanlar astronomik boyutlarda gaz çıkarıyor: Bir termit yuvasından dakikada 5 litre metan çıkabiliyor. Ayrıca, kutuplardaki sürekli buz1 tabakasındaki tundralarda ve okyanusların kıt’a sahanlığı çamurlarında muazzam ölçülerde sıkışıp kilitlenmiş ‘ağır metan’ gazı var. Sera etkisiyle okyanuslar ısınıp, buzlar çözülürse, buradaki potansiyel metan salımı yılda yarım milyar tonu aşabilecek. Bu bileşikler atmosferi ısıtınca, daha fazla su buharı birikebilecek. Kendisi de güçlü bir sera gazı olan bu ilave su buharı ise yeryüzünü büsbütün ısıtacak.2 Yani, atmosferi ısıt, sera gazları açığa çıksın; sera gazlarını açığa çıkart, atmosfer ısınsın ve bu böyle gitsin… Dinozorlar, yellenmekten vazgeçemezdi, ya biz, biz geçebilir miyiz?3 Ömer Madra, 30 – 31 Temmuz 2000