1884 yılında Bengal Körfezi’nde yer alan Andaman adalarında bir keşif grubu, Jarawa kabilesinden, bal toplamakta olan bir toplulukla karşılaştı. Hemen oracıkta ok ve yaylarla bir çatışma gerçekleşti. Yaralı Jarawa’lardan Talai adlı bir yerli esir alındı ve Port Blair’e götürüldü. Talai adındaki yerli kısa süre içinde İngilizlerle yakınlaştı.

Hintçe öğrendi ve Andaman Adaları’ndan sorumlu devlet görevlisi Bay Portman’ın yakınlığını kazandı, Portman’ın evinde kalmaya başladı. Bay Portman Haziran ayında Jarawaları aramak için bir keşif yolculuğu daha düzenledi. Talai de onlarla beraber yola çıktı. En son balık tutarken görülen Talai sessizce ortadan kayboldu. Yapılan arama çalışmaları sırasında kendisine bir sal yapıp uzaklaştığı anlaşıldı. Bay Portman, Talai’nin hükümetle Andaman yerlileri arasında faydalı bir aracı olacağını umduğunu ve ortadan yok olmasına anlam veremediğini söylüyordu. Sahi, Talai neden gitmişti ki?
Talai’nin mensup olduğu Jarawalar Andaman adalarında yaşayan kabilelerden biri. Diğerleri ise Andamanlılar, Ongeler, Sentinelliler ve Şompenler. Bu kabilelerin belli bir yönetim yapısı yok. Kabile şefleri de… Hatta kabileye ait olarak belirlenmiş toprakları da. Belki bu kabileleri tanımlamak için sahip oldukları şeyleri değil de sahip olmadıklarını saymak daha anlamlı. Hayatları avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulu. Kurulu tarımsal bir düzenleri yok ama zaman zaman ekip biçtikleri de oluyor. Jarawalar kendilerine ‘yaengnga’ diyorlar. Yani ‘insan’. Vedalaşırken birbirlerinin ellerini tutup üfleyen, dans etmeyi ve oyun oynamayı seven bu insanlar medeniyetten uzak kalmayı tercih ediyorlar. Kendi av ve yaşam bölgelerine giren kaçak avcıları ve yabancıları ise hoş karşılamıyorlar.
Ormanı Kesen Yol
Ok ve yaylı çatışmalara sebep olan bu karşılaşmalar çoğunlukla yerlilerin, yabancılardan daha önce hiç karşılaşmadıkları mikroplar kaparak hastalanmalarıyla sonuçlanıyor. Hindistan hükümetinin yaşadıkları ormanı ortadan bıçak gibi kesen 343 kilometrelik bir yol inşa etmesi de pek hoşlarına gitmemiş. Antropologlar yolun kimileri sadece kırk kişi kalmış ve yok olma tehlikesi içindeki bu kabilelerin varlığını son derece büyük bir tehlikeye soktuğunu belirtiyorlar.
Tehdidin Diğer Yüzü
Andaman Adaları eşsiz sahilleri ve mercan kayalıklarıyla özellikle dalgıç turizminde önemli bir yere sahip. Fakat adaya adım atmak ancak resmi izin belgesiyle mümkün olabiliyor. İzin belgeleri de birkaç haftalık sınırlı süreler için geçerli. Bunun sebebi adada yaşayan ve tükenmekte olan kabileleri korumak mı, yoksa kabilelerin saldırgan davranışlarından korunmak mı orası tam belli değil. Son yıllarda saldırgan hareketlerde bulunmayan Jarawalar 2005 yılının Haziran ayında tekrar saldırıya geçtiler. Bir Andaman köyüne dalan Jarawalar alet edevat, yemek, giysi para ve mücevherleri yağmaladılar. Bunun görünür sebebi, Jarawaların av sahasına giren kaçak avcıların, yerlilerin en önemli besin kaynağı olan balı çalması ve balı sakladıkları oyma kapları tahrip etmesiydi. Birçok insan vahşi yerlilerin kontrolden çıkarak saldırıya geçmesini büyük bir tehdit olarak görüyor. Hükümetin ticaret tarım ve turizm politikalarının yüzyıllardır medeniyetten uzak kalmayı tercih eden bu halkların yaşama alanlarını giderek daraltması ve istedikleri şekilde yaşama haklarını ellerinden alması ise tehdidin diğer yüzü.
Gerçek şu ki, bizler sıkışık trafikte camdan dışarı dalgın gözlerle bakarak kredi kartı borçlarımızı düşünürken, dünyanın kimi bölgelerinde hâlâ kendilerini sadece ‘insan’ olarak tanımlayan halklar başka türlü yaşamayı tercih ediyorlar. Daha ne kadar böyle yaşayabilecekleri ise belirsiz. (Bkz; Aşu’nun Oku)
Açık Dergi, Yt; 1 Temmuz 2005