Yüksekçe binaların damlarına oturmuş sisin arasından fırlayan yağmur damlaları, pencerelerin camlarını çiziyor. Bir süre sonra kuruyorlar ve yerlerinde belli belirsiz bir çamur izi kalıyor. Hava serin. Herkes baharı ne kadar özlediğini anlatıyor birbirine. Seattle Times gazetesi de Rusya, Alaska, Kanada ve Grönland’ın tundralarında yaşayanların eskiyi özlemeye başladıklarını anlatıyor. Yerli halk kadar bilimadamları da şaşırıyorlarmış olup bitenlere. Bir zamanlar kimsenin pek rastlamadığı gökgürültüsü ve şimşek alelade olaylar haline gelmiş oralarda. Ilık rüzgârlar esiyor, avcılar eskiden yaptıkları gibi gökyüzüne bakıp havayı tahmin edemiyorlarmış. Sonunda avcılardan biri, “Dünya,” demiş, “Daha hızlı dönüyor.”
Kıyıya sürüklenen binlerce denizkuşu, ayıbalıklarının yavrularında giderek artan sayıda doğum bozuklukları, sağlıksız ya da zayıf balinalar… Dünyanın uçlarında, buzsuz bir kış denizi ancak masallarda geçerken, avcılıkla geçinen köylerden birindeki bir öğretmen, geçen kış, kasvetli bir günde mutfak penceresinden bakarken Bering Denizi’nin yükselip alçaldığını görmüş hayretle. O yükselip alçalan yerde kaskatı buz olurmuş eskiden.

İklimdeki bu değişiklik dilde de gösteriyormuş etkisini. ‘Kar’ ve ‘buz’ kelimelerinin, hava durumunu tanımlamak için fazlasıyla yeterli olduğu dillerde, yeni yeni kelimeler varmış şimdi. Mesela, Çukotka’da konuşulan Sibirya Yupik dilinde, ‘sulu kar’ anlamına gelen ‘misullijug’ kelimesi daha çok, ama ‘üstünde yürünebilecek kadar sağlam buz’ anlamındaki ‘umughagek’ kelimesi daha az kullanılıyormuş. Kanada, Nunavut’ta, Eskimo halkı havada ‘uggianaqtuq’ bir hal olduğunu söylüyorlarmış; tuhaf davranışlarda bulunan eski dost anlamında…
Ömer Madra
www.acikradyo.com.tr
20 Mayıs 2002.