Turizm

Eski çağlarda turizm diye bir kavram yoktu. Çingeneler, göçebe kabileler, gezgin derviş ve filozoflar hep vardı ancak kendilerini ‘turist’ diye tanımlamazlardı. Sınırların gevşek olduğu, pasaport, vize, aşı, gümrük, ‘yurtdışına çıkış fonu’ gibi kavramların henüz icat edilmediği günlerden bahsediyoruz. Bildiğimiz anlamda turizm ise bir 19. yüzyıl icadıdır. Ondan önce uzun yollar kat etmek başlıca üç amaç için yapılırdı; savaş amaçlı, ticaret veya ekonomik amaçlı, hac veya dinsel amaçlı.

Şimdi turizmin bunların hangisinden türediği sorulacak olursa hemen herkes haccın turizmin atası olduğunu düşünür. Ancak bu yanlış cevaptır, hacca giden kişi aynı zamanda bilinç düzeyini değiştirmiş ve bunu içselleştirmiş biridir, hacca gitmek ruhani bir maceradır ve bir inisiyasyondur aynı zamanda. Bir hac yolcusu evinin laik ortamını terk edip bedensel olduğu kadar zihinsel de bir yolculuk yapar. Onun yolculuğu ‘laik’ ile ‘kutsal’ın farklılığına doğru bir yolculuktur. Turist ise yolculuğunu yine bir farklılık peşinde yapar ama o evindeki bilinç düzeyini yanında taşır. Turist sadece bir farklılık tüketicisidir. Onun peşinde olduğu farklılıklar; dil, mimari, yemek, manzara, koku, görenek, hatıra eşyası gibi maddi düzlemde farlılıklardır. Bu gözle bakarsak turistin atası talan peşindeki savaşçılardır diyebiliriz. Turizm, ekonomik, politik ve inanç emperyalizminin bir ürünüdür. Aynı emperyalizm gibi, genellikle daha zengin ülke yurttaşının daha fakir ve bu bakımdan egzotik bulduğu ülkeyi ziyaret etmesi şeklinde gerçekleşen, tek yönlü bir akımdır. Ancak turizm sayesinde yoksulluk sarmalından çıkıp ‘zengin ülke’ konumuna terfi eden ülkeler de mevcuttur. Turist gittiği ülkede imaj avı peşindedir ve bu avı daima araçlar vasıtasıyla yapar. Bir kere gördüğü şeylerle arasında hep bir kamera vardır. Ayrıca turizmin en bayağı formu olan organize turlarda araya bir de rehber girer. Tarihî bir alana, şemsiye taşıyan bir rehber eşliğinde ve kameraları ile donanmış şekilde giren, otobüs dolusu Japon veya Amerikalı turist güruhu kadar itici az görüntü vardır. Bir çıkarma gemisinden inen, eli silahlı işgal ordusu askerlerini bu kadar andıran az manzara görmüşsünüzdür. Askerden farklı olarak turist, anlamı ve gerçeklik hissini öldürür. O soyut bir dünyada yaşayan ruhsuz bir hayalettir. Havaalanlarını, otobüsleri ve depo gibi görebileceğimiz beton yığını şahsiyetsiz otelleri dolduran bir kargo yüküdür.1

Yolculuğunu bir farklılık peşinde yapan ‘turist’, evindeki bilinç düzeyini yanında taşır.↩︎

Bir de turistin antitezi olan ‘gezgin’ var ki bu zaman ve mekân kısıtlamalarının dışında seyahat eden, gittiği yere önyargılarını yanında götürmeyen, çıkıntı ve şımarık değil, saygılı ve anlayışlı olan, gittiği yeri maddi ve manevi olarak kirletmeyen bir tür. Seyahati bir sanat olarak gören ve bu şekilde var olan, ‘parazit’ değil ‘misafir’ olmayı bilen, hoş veya nahoş sürprizlere açık olan bu rafine insanların soyu tükendikçe ‘turizm’ kelimesi gitgide daha bir küfür gibi algılanmaya başlıyor. (Bkz; Gezgin) Gerçek turizmin artık ‘siberuzay’da yapılacağı günler yakın. Zaten gidilecek yerler hakkında her tür bilgi önceden edinilip rezervasyonu yapıldıkça oraya gitmenin anlamı ve sürprizi oldukça azalmış durumda.

Yosi Falay 


  1. Turist Kitsch-adam tanımı için bkz; Ludwig Giesz; ‘Kitsch-man as Tourist’ in: Gillo Dorfles; Kitsch (s. 156) ve Jacques Sternberg; Kitsch, Ed. Marina Henderson. London: Academy Editors, 1971.
Paylaş:

Önceki Yazı

Trafik

İdil Işık
“Ulaşım yollarının, yayalar ve her türlü taşıt aracı tarafından kullanılması” olarak tanımlanan trafik, tek kavramla nitelenecek olursa, bir ‘sistem’dir; yani,…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

İlgili İçerikler

Ninni

İbrahim Betil
Ninniler her insanın dinlediği ilk aşk şarkılarıdır. Tapılası sevgiyi, koruyan aşkı, güven verici duyguyu, her şeyi veren ve hiçbir şey…
Devamını Oku

Levent Targu

Osman Kaytazoğlu
David Sylvian’ın Açık Radyo’ya röportaj vereceğini haber aldığımda ilk Levent’e gitmiştim. Sıkı bir Japon hayranıydı ve David Sylvian’ın solo albümlerini…
Devamını Oku

Fikrî Mülkiyet

  Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hukuku ve Yeni Sömürgecilik Ortadoğu, giderek yalnız kalmakla birlikte, askerî ve –şimdilik– ekonomik açıdan güçlü olan…
Devamını Oku