Osmanlı-Türkiye toplumuna iki yönde büyük açılım getirmiş bir kişilik. Bir yanıyla çok büyük bir şair. Türkiye edebiyatına çok büyük açılım getirmiş, yapısal değişikliğe uğratmış edebiyatı. Bir yanıyla da şiirlerinde kendini yansıtmaya başlayan ilk büyük şairlerden. Dolayısıyla Türkiye’deki mütevazı psikoloji birikimimize büyük katkısı olan bir şair. Onun Rubâb-ı Şikeste ya da (Kırık Rubap) diye Türkçe’ye çevirebileceğimiz kitabı neredeyse bir melankoli monografisi niteliğinde.

Ayrıca büyükannesinden annesine, Tevfik Fikret’in kendisinden Fikret’in oğlu Halûk’a kadar evrimleşen, gelişen, değişen, birbirini bütünleyen aile soy geçmişiyle bir yaşamöyküleri dizisi var. Birbirlerini hem tamamlıyorlar, hem bütünlüyorlar, hem de provoke ediyorlar… Son derece trajik bir biyografi ve son derece trajik şiirler. Bunların ikisi bütünleştiği zaman yapıt-biyografi bütünleşmesi dediğimiz çok az büyük yazarda, şairde, dâhide, ressamda ortaya çıkan bir bütünlük oluşuyor. Yani bir Freud gibi, bir Baudelaire gibi, bir Walter Benjamin gibi… Bizim hayatımızda, bizim kültür dünyamızda eşine az rastlanan bir örnek Tevfik Fikret’in bu durumu. … Fikret yaşamının ilk bölümünde kendisini analiz ettikten sonra, ikinci bölümünde bu sefer toplumsal kritik yapan destansı şiirler yazmaya başlıyor. O zaman padişahlık dönemi ile, Abdülhamit ile, devletle ve de en önemlisi kahramanlarla ve kahramanlıkla mücadele ediyor; onlara karşı çıkıyor, onlarla boğuşuyor, ki bu dünyadaki bütün toplumlarda çok az sayıda sanatkârın yapabileceği bir şey. Herkes şu ya da bu partinin yakını olduğu için diğer kahramanlara karşı çıkar, kendi kahramanlarına sahip çıkıp yüceltir. Oysa Tevfik Fikret hiçbir partinin, hiçbir ideolojinin ya da hiçbir felsefi okulun insanı olmadığı için, tam anlamıyla pür bir romantik şair. Tek başına yaşayan bir şair olduğu için, monad’laşmış bir şair olduğu için, bütün dünyanın acısını kendi yüreğinde duyabilip bütün kahramanlıklara karşı çıkabilen bir kişilik oluyor. Bu da gerçekten her kültürde görülmeyen tipte bir başkaldırı, bir yüreklilik.
Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr ü bâl,
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-i esâretten girândır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdânı hür bir şâirim.
Tevfik Fikret, Rubâb-ı Şikeste’den
Kimseden bir fayda ummam ben, dilenmem kol kanat,
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.
Sadeleştiren, Ahmet Muhip Dıranas
Serol Teber . Der; Şenol Ayla
Pr; Didik Didik Freud
Yt; 23 ve 30 Ağustos 2004.