Şimdileyin telefon şarkısı denilince, cebe indirilen şarkılar geliyor akla. Ama bahsettiğimiz telefon şarkıları biraz farklı. Bu çığır açan aletin tarihiyle neredeyse yaşıt bir geçmişten gelip bugünlere ulaşıyorlar. Telefon denilen bu şeytan icadının popüler müzikteki yansımalarını oluşturuyorlar.
Bilinen en eski tarihli telefon şarkısı (ilk telefon konuşmasından bir yıl sonra) 1877 doğumlu ve ‘Bell’s Telephone Polka’ başlığını taşımakta. Adından da belli ki, bu yazıya vesile olan malum aletin yaratıcısına adanmış. Hemen arkasından gelen şarkılar ‘The Telephone Wonder’ (1884), ‘The Telephone’ (1885), ‘Kissing Papa Through the Telephone’ (1889) ve ‘Telephone Me Baby’ (1898). Bu sonuncusu George M. Cohan imzasını taşıyor ve telefon memurelerine duyulan özel bir muhabbeti yansıtıyor. Kaynaklara göre bu aşk kolay gelişmemiş. Çünkü başlangıçta (1870 sonlarından 1880 başlarına kadar) telefon operatörleri 10-15 yaşlarındaki erkek çocuklardan oluşuyormuş. Sonradan bu görevi kadınlar üstlenince şarkı yazarları rahat bir nefes almış. 1899 yılında yazılan ve her sabah onun sesini duymaktan mutlu olduğu telefon güzeline adanmış ‘Hello My Baby’ şarkısı da, bu evrimden pek memnun bir şarkı yazarına ait.

Çoğunluğu Amerika kaynaklı bu ilk dönem şarkılarının listesine şunları da ekleyebiliriz: ‘Hello, Central, Give Me Heaven’ (1901), ‘My Own Little Telephone Belle’ (1903), ‘Then The Phone Bell Rang’ (1906), ‘All Along’ (1908), ‘Call Me Up Some Rainy Afternoon’ (1910), ‘Who Are You With To-Night?’ (1910), ‘All Alone’ (1911), ‘Telephone For Me’ (1914), ‘On the Party Line’ (1915), ‘Hello Central, Give Me No Man’s Land’ (1918), ‘Won’t You Come Back To Me’ (1922), ‘Maybe (She’ll Write Me—She’ll ‘Phone Me)’ (1924).
Alo, Santral?
Bu şarkılardan bazıları içerdikleri duygusal ögelerden dolayı çok öne çıkar. Küçük bir kız çocuğunun ölen annesinin arkasından söylediği ‘Hello, Central, Give Me Heaven’ şarkısında, çocuğun sorusunu telefon operatörü annesinin çok yakında eve döneceğini söylerek yanıtlar. Şarkının yazarı Charles K. Harris otobiyografisinde, bir sabah eşinin bir gazete haberine dikkatini çektiğini anlatıyor. Haber Chicago’daki bir kömür tüccarının karısını kaybedip yedi yaşındaki kızıyla yalnız kaldığını aktarmaktadır. Haberdeki ilginç nokta, küçük kızın birden sandalyenin üstüne çıkıp duvardaki telefona sarılması ve “Alo santral; bana cenneti bağlayın, annem orada,” demesidir. Yine bir kız çocuğunun 1. Dünya Savaşında cepheye giden babasıyla konuşma çabalarının yansıdığı ‘Hello,Central, Give Me No Man’s Land’ da, Harris’in şarkısı gibi dinleyicilerini gözyaşları içinde bırakmayı başarır. Ama bu şarkılar, telefonun haberleşme alanında attığı adımların, insan ilişkilerine nasıl sızdığının da birer kanıtıdır aslında.
Telefonun gelişmeleri bazen şarkıların ana konusu bile olabiliyordu. Örneğin, 1915 yılında Amerika’nın doğu ve batı kıyılarının telefonla konuşması sağlanınca, bunun şarkı karşılığı ‘Hello Frisco, Hello!’ olmuştu. Şarkıda bu repliğin yanıtı da hiç şüphesiz ‘Hello New York. Hello!’ olacaktı. Aynı gelişme Hawai’de yansımasını bulunca hemen şarkısı da geldi beraberinde: ‘Hello Hawaii, How Are You?’ (1915). 1917 yılında ise kıtalararası haberleşme gerçekleşti. Şarkısı da ‘Hello America, Hello’ adını taşıyordu elbette. Dünya giderek küçülüyor, şarkılar da bunu duyuruyordu.
Blues hemen her yeni konuya el atma geleneğini bozmadı, telefonu da konu repertuarına aldı. Dünden bugüne adı ‘Telephone Blues’ olan şarkıları yorumlamış olanların listesinde öne çıkan isimler şunlar: Sonny Terry-Brownie McGhee, George (Harmonica) Smith, Floyd Dixon, Snooky Pryor, Eric Clapton (John Mayall & The Bluesbreakers döneminde), R.L. Burnside & Johnny Woods, Mott The Hoople, B.B. King… Blues demişken John Lee Hooker’ın ‘Just Me and My Telephone’, Floyd Dixon’un ‘Call Operator 210’, Johnny Guitar Watson’un ‘Telephone Bill’, Kid Ramos’un ‘Walk-Around Telephone Blues’ adlı şarkılarından da söz etmeden geçmek olmaz.
Müzikaller ve Filmler
Telefonun giderek yaygınlaşması, onun müzikal ve filmlere de konu olmasını beraberinde getirdi. Bu film ve sahne eserlerinde yer alan şarkıların, popüler yaşam içinde karşımıza çıkabileceğini unutmamak gerekiyor. 1908 yılında sahnelenen bir operet ‘Cupid’s Telephone’ adını taşıyordu. 1936 tarihli İngiliz filmi The Fairy of the Phone ise Londra Telefon İdaresi’nde geçiyordu. Filmin ‘The Telephone Song’ adlı şarkısı o dönem pek ünlü olmuştu. Giancarlo Menotti’nin Telefon adlı tek perdelik operası ise ilk kez 1947 yılında sahnelendi. Bu listeyi uzatmak mümkün.
1940 tarihli Glenn Miller’in ‘Pennsylvania 6-5000’ adlı şarkısı, bir telefon numarasını başlığa çıkaran belki de tek caz şarkısı oldu. Ondan başlayarak, kırklı yıllardan günümüze kadar uzanan ‘seçme telefon şarkıları’na gözatarsak; Andrew Sisters’ın ‘The Telephone Song’, Meri Wilson’un ‘Telephone Man’ Doris Day’in seslendirdiği

‘Pillow Talk’, Connie Francis’in uzaktaki Romeo’su için söylediği bir twist ‘telephone Lover’, Eddie Holloway’in ‘Mr. Telephone Man’, George Jones’un country parçası ‘The Telephone Call’, Cabaret müzikalinin ünlü şarkısı ‘Telephone Song’, Aaron Neville’in ‘Wrong Number (I Am Sorry, Goodbye)’, Astrud Gilberto’nun seslendirdiği ‘Telephone Song’, Tracy Nelson’un ‘Goodnight (The Telephone Song)’, Lou Reed’in Transformer albümünden ‘New York Telephone Conversation’, Bette Midler’in Amerika’nın eski başkanıyla bir telefon konuşması biçiminde söylediği ‘Mr. Rockefeller’, Dr. Hook’un ‘Sylvia’s Mother’, Gazebo’nun ‘Telephone Mama’, Captain Beefheart’ın öfkeli şarkısı ‘Telephone’, Bryan Ferry’nin seslendirdiği ‘All Night Operator’, Hot Chocolate’ın ‘Tears On The Telephone’, Stevie Ray Vaughan’ın ailevi albümünden ‘Telephone Song’, Marilyn Manson’un ‘The Telephone’, Steve Harley’in ‘Dancing On The Telephone’, Janis Ian’ın ‘Mechanical Telephone’, ELO’nun (Electric Light Orchestra) telefon hatlarını uzaya taşıdığı ‘Telephone Line’, Kraftwerk’in Electric Cafe albümünden ‘The Telephone Call’, Blondie’nin hemen her derlemesinde karşımıza çıkan ‘Hanging On The Telephone’, New Edition’ın ‘Mr. Telephone Man’, Violent Femmes’ın rehberlere takıntısını yansıtan ‘Telephone Book’, Foreigner’ın ‘Love On The Telephone’, De La Soul’un ‘Ring Ring Ring (Ha Ha Hey)’ ve elbette Tom Waits’in ‘Telephone Call From Istanbul’unu sayabiliriz.
Anglo-Amerikan çizgiden çıkıp Avrupa ülkelerinde gezinirsek özellikle Fransızca telefon şarkılarının öne çıktığını göreceğiz. Johnny Hallyday ‘Si Tu Me Téléphones’, Marc Aryan ‘Le Téléphone’, Sam ‘Allo SOS’ ve ‘Alors ça va’, Nino Ferrer ‘Le Télephone’, Patrick Topalof ‘Allo…Lola…C’est Lola’, The Baronet ‘Le Télephone’, Souzy Kasseya ‘Le Téléphone sonne’… bu kapsamda karşımıza çıkan şarkılar.
Telefoncu Kız ve Ahlaksız Şarkı
Türkiye’de ilk telefon şarkıları ise büyük olasılıkla Telefoncu Kız operetinde söylenmişti. İlk kez 23 Ekim 1928 tarihinde Süreyya Opereti’nde sahnelenen Telefoncu Kız, adapte bir oyundu. İstanbul’da bir çok kez sahnelendikten sonra, 1929 sonbaharında İzmir turnesine de götürüldü. Gazete haberlerinden öğrendiğimize göre:
Alsancak’taki Tayyare sineması sahnesinde Telefoncu Kız opereti oynanırken, Primadonna Suzan Lütfullah ‘Ben Bir Kokotum’ şarkısını söylediği anda, temsilde hazır bulunan savcı yardımcısı bunun ‘mugayiri âr ü hayâ’ (ahlaka aykırı) bir şarkı olduğu görüşü ile oyunu durdurmuş ve tiyatro perdesini zorla kapattırmıştı. “Operet müdürü Muhlis Sabahattin Bey sahneye çıkıp elinde tuttuğu bir kâğıdı göstererek seyircilere seslenmişti: “Muhterem efendiler, muhterem hanımlar; müddeiumumi muavini Şükrü Bey olduğunu söyleyen bir zat opereti tatil ediyor. Perdeyi kapattılar. Bu operet İstanbul’da oynamış ve İstanbul zabıtası bunun oynamasına müsaade etmiştir. Şu gördüğünüz kâğıt müsaade kâğıdıdır. Siz operet nedir bilirsiniz. Opereti gördünüz. Seyrettiğiniz bu operette âr ü hayâya mugayir bir şey var mıdır?” Seyirciler arasında bulunan avukat Muvaffak Sabri Bey ayağa kalkarak müdeiumumi beyin opereti kapatmak hakkını haiz olmadığını, fakat bilahare takibat yapabileceğini söylemiş, eski müddeiumumi muavinlerinden avukat Halit bey de arkadaşının sözlerine iştirak etmişti. Bundan sonra müddeiumumi muavini Şükrü Bey operetteki ‘Ben Bir Kokotum’ şarkısının tatil edildiğini, alt tarafının devam edebileceğini söylemiş, kendisinin vazifesini yaptığını belirtmişti. Operetin devam edeceğini anlayan seyirciler bunun üzerine Şükrü beyi alkışlamışlardı ve operete devam edilmişti.
Ama gece böyle noktalanmamıştı. Savcı muavini sinemadan çıkarak Gündoğdu karakoluna gitmişti. Ertesi gün takibat açıldı, sanatçılar karakola davet edildi. ve Süreyya Opereti bu işle uğraşmak zorunda kaldı. Şükrü beyin çabalarından bir şey sonuç çıkmamış olmalı ki, gazeteler bu konuya yeniden değinmemişler.
‘Daktilo’ Şarkıları
Telefonla ilgili bir diğer şarkı, daktiloların yayıldığı dönemde karşımıza çıkıyor. Daktilo, bugün sekreter karşılığı olarak kullanılan, genellikle kadınların üstlendiği bir meslek dalıdır. Daktilolar doğal olarak bürodaki telefonlara da bakarlar. Seyyan Hanım’ın 1937-40 yılları arasında doldurduğunu sandığımız ‘Daktilo’ (Beste: Cümbüş Mehmet) adlı fokstrot-çarliston havalarındaki bu şarkı, telefonla daktilo arasındaki sağlam ilişkiyi ortaya koyuyor. Alo ile daktilo arasında kafiye düşen şarkı, adeta ‘telefon başında’ söyleniyor.

Altmışlı yıllara geldiğimizde Gönül Turgut’un Fecri Ebcioğlu’nun sözlerini yazdığı bir aranjmanı seslendirdiğini görüyoruz: ‘Telefondayım Yine’. Fecri Ebcioğlu’nun (henüz klip fikri yokken), bu şarkıya çektirdiği klipte yatağa uzanmış, elinde telefonuyla görünen Gönül Turgut, konuya unutulmayacak bir katkı sağlıyor.
Telefon şarkıları tarihimizin en önemli isimlerinden biri de Füsun Önal’dır. Telefonla ilişkisi 1972 yılında yine bir aranjman olan (sözler Füsun Önal) ‘Aşk Nezlesi’ ile başlamıştı. Telefon başında hasta hasta söylenen bu şarkı öylesine tutuldu ki, Füsun Önal 1976 yılında çıkardığı ilk uzunçalarının adını ‘Alo Ben Füsun’ koydu. Hem de içinde hiç telefonlu şarkı yokken! Telefonla yeni bir ilişki için 1981 yılında Olcayto Ahmet Tuğsuz’un ‘Yeni Bir Gün Başlıyor’ adlı uzunçalarının çıkmasını beklenecekti. Füsun Önal’ın bu albümde söylediği şarkılarından biri ‘Telefon’ adını taşımaktaydı.
Türkiye’de çıkan plaklara baktığımızda, içinden telefon geçen şarkıların çok da fazla olmadığını görüyoruz. Işıl German’ın ‘Biliyorum Sensin O’ (söz Ülkü Aker) ve Sibel Egemen’in ‘Şimdi Ne Yapsam (Fidye)’ adlı 45’likleri hemen dikkati çekiyor. Uzunçalarlarda ise Hasan Aga’nın ‘Telefon’ (Albümün adı What’s That? That’s Hasanaga. Kayıtlar Bulgaristan ve Türkiye’de yapılmış) ve Güngör Bayrak’ın ‘Telefonumu Bekle’ (Gönül Şen’in sözlerini, Atillâ Alpsakarya’nın müziğini yazdığı bu şarkı uzunçalara da adını verdiğinden, özel bir heyecan kaynağı) adlı şarkıları karşımıza çıkıyor. Sadece kasette ‘Van Gölü Canavarı’ adlı kasette dinlenebilen Ali Avaz’ın ‘Cep Telefonu’ ise tahmin edilebileceği gibi son dönemlerin ürünü. Her ne kadar şarkı sayılmasalar da, plak tarihimizde yer aldıkları için Ateş Böcekleri’nin ‘Telefonu Yiyen Adam’ ve Şen Bahriyeliler’in ‘Telefondaki Kız’ adlı skeçlerinden de söz etmek gerekiyor.
Telefon şarkıları tarihte belki tren ya da silah şarkıları kadar ağırlık taşımıyor… Ama bu şarkılar zil sesleri, alo nidaları, karşılıklı diyalogları ile şarkı tarihinde özel bir yer kazanıyor. Bu şarkılar bize telefon üzerinden aşkları, özlemleri, kırgınlıkları, kavgaları, dostlukları anlatıyor. Göremediğimiz insanlara iletmek istediğimiz düşünceleri dile getiriyor. Telefon şarkıları, insanın kendi yarattığı bir aletle yaptığı bir düet adeta…
Gökhan Akçura