Tanyeri ile Açık Radyo’da bir program yaptık.1 Bu epey sevilen bir program oldu ve sevdiren de benden çok Tanyeri’ydi. Bu işi birlikte yapmayı önerirken ben Tanyeri’nin hastalığını biliyordum. Önerme nedenim bu değildi elbette, ama o da bir etkendi. Şüphesiz, radyo dinleyicilerinin bundan haberi yoktu. Onun için ölümü bir şok yarattı ve beklenebileceği gibi, bundan sonra herkes onu daha da çok sevdi. Ölüm, erken, beklenmedik ölüm, her zaman ölene karşı böyle bir duygu yaratır; ama ben, böyle bir ihtimalin sözkonusu olmadığı o süre boyunca da Tanyeri’nin çok sevildiğini biliyorum.
Tanyeri benim en eski arkadaşlarımdan biri olan Ferit Erkman’la evlendi ve böyle tanıştık. İlk günden, kırk yıllık arkadaş gibi olduk. Bu hep böyle devam etti. Birçok zevkimiz uyuşurdu. En başta da müzik. Kantoymuş, tangoymuş veya ‘Kâr-ı nev’miş, ‘suzidilara’ymış, birlikte söyler eğlenirdik. Programı birlikte yapmayı önermemin nedeni budur tabii.
En yakından tanıdığınız insanları bile bir kere daha tanıma fırsatınız doğabilir. Yıllar süren yakın arkadaşlığımıza rağmen, ben Tanyeri’yi bir kere daha tanımış oldum. Bunun vesilesi de hastalığıydı. ‘Kanser’in daha adından başlayan dehşet malûm. Tanyeri’ye bu teşhis kondu ve ameliyata girdi, göğsü alındı. Hastanede ziyaretine gittik. Bütün aile oradalardı, Tanyeri de kendine gelmişti.
Ne konuştuğumuzu şimdi hiç hatırlamıyorum; aklımda hiçbir şey kalmamış. Ama orada olduğumuz sürece katıla katıla güldüğümüzü çok iyi hatırlıyorum. İnanılmaz şakalarıyla bu havayı yaratan Tanyeri’ydi.
Tanyeri’nin mizah duygusu her zaman dehşetti. Kıpır kıpırdı. Ama o gün özel olarak formdaydı. Herhalde o da bizim içimizi ezen kaygıyı biliyor ve bunu gidermeye çalışıyordu.
İnsan bazen gülmeye ihtiyacı olduğu için olur olmaz güler. Ben bu havada değildim. Söyledikleri sahiden komik olduğu, için kendimi tutamayıp gülüyordum. Böyle bir yaşantı bir daha da geçmedi başımdan.
Açık Radyo’da o programı takip etmiş olanlar, eminim, bunları okuyunca ne demek istediğimi anlarlar. Ama sanırım bu bağlamda bunu en iyi anlayacak olanlar, o günlerde radyoda çalışanlardır. Çünkü onlar Tanyeri’yi kendileri görüp tanımış, saçsız kalmış başından daha bilmem nereye kadar, soluk alıp verdiği sürece Tanyeri’nin dünyayla, dünyayı bir gülme vesilesi yaparak başa çıktığını anlamışlardır. Murat Belge .
- Pr; Bu Şehr-İ stanbul Ki, Murat Belge, Tanyeri Erkman; Yayın Dönemi: 1-2-3 (Kasım ‘95 – Kasım ‘96); 13-14 (Tekrarı) (Mayıs ‘01 – Mayıs ‘02).↩︎