5 Mayıs 2004
Açık Dergi

Tane Mahuta

 

Rata nehir kenarında oturmuş, ölen babasını düşünüyordu. Onu geri getirmeliyim, ama nasıl? Başını kaldırıp ağaçlara baktı ve karar verdi. Kendime totora ağacından bir kano yapacağım. Savaşçılarımla kanoya binip, babamı ölüler diyarından geri getireceğim.

Ertesi sabah Rata ormana gitti ve bir totora ağacı kesti. Ağaç gövdesini ormanda öylece bıraktı ve evine döndü. Ertesi sabah kanoyu yapmak için geldiğinde onu bulamadı. Ağaç sanki hiç kesilmemiş gibi sapasağlam ayakta duruyordu. Rata hayret içindeydi. Biraz da korkmuştu. Baltasını alıp ağacı bir kez daha kesti. Ağacın gövdesi büyük bir gürültüyle yere yığıldı. Rata ağacın gövdesini oydu. Yorulduğunda evine döndü. Bir sonraki sabah geldiğinde ağaç yine el değmemiş bir şekilde, sessizce göklere uzanıyordu. Rata buna bir anlam veremedi. Koca ağacı bir kez daha kesti. İçini oydu, zımparaladı. Gece inerken Rata da yorgun düşmüştü. Yarı yarıya hazır hale gelmiş kanoyu ormanda bırakıp evine gitti. Gece yarısına doğru mızrağını alıp yola düştü, ormana geldi. Ağaçların arasından ay ışığı parlıyor, bilinmedik bir yerlerden tuhaf bir şarkı duyuluyordu. Ağacın olduğu yere geldiğinde Rata nefesini tuttu. Gördüklerine inanamadı. Yüzlerce kuş ağacın gövdesinden kopmuş olan milyonlarca minik parçacığı ağaca geri taşıyıp yerine koyuyorlardı. Rata’nın umursamazca baltasıyla kopardığı her parçayı… Tekrar bir araya gelen ağaç gitgide canlanıp eski haline dönüyordu.

Ormanın Tanrısı

Yeni Zelanda’nın kuzey bölgesindeki Waipoua Ormanı’nda yaşayan dev bir ‘kauri’ ağacı. ‘Tāne Mahuta’ Maori dilinde ‘Ormanın Tanrısı’ anlamına geliyor. 51 metre uzunluğundaki ağacın gövde çapı 13,8 metreyi buluyor. Kesin kanıtlara dayanmasa da Tāne Mahuta’nın 1250 ila 2500 yaşında olduğu sanılıyor.

Ed.

Rata dayanamayıp ay ışığına çıktı. O anda tuhaf müzik kesildi. Kuşlar yok oldu. Rata seslendi. “Geri gelin. Totora ağacını kestiğim için pişmanım. Ne olur beni bağışlayın. Kötü bir niyetim yoktu. Sadece ölen babamı geri getirmek için bir kano yapmak istedim. Geri gelin.”

Kuşlar geri gelmediler. Rata ağacı kaldırmak için eğildi, geniş gövdesine sarıldı. Tam o anda ağaç kendisine doğru dönerek Rata’yı kucakladı. Güneş doğuyordu. Rata kendisini saran ağaca şöyle dedi: “Bir daha asla ağaç kesmeyeceğim.” “Kesebilirsin” diye yanıtladı ağaç. “Ama önce ormanın ve kuşların tanrısı Tāne Mahuta’dan izin almalısın. Bütün bu ağaçları ve kuşları toprak ana için o yarattı. İhtiyacın olduğunda önce ondan izin istemelisin.” Ağacın kollarında uyuyakalan Rata gözlerini açtığında yapayalnızdı. İçini çekip evine doğru yola koyuldu. Eve geldiğinde hayatında gördüğü en güzel ve heybetli kano evinin bahçesinde duruyordu.”1

Yeni Zelanda’da, Kauri ormanında yaşayan Tāne Mahuta 50 metre uzunluğunda ve en az 2000 yaşında.↩︎

 

1840 yılında İngilizlerle imzalanan Waitangi anlaşması ile Maori halkının toprak, kültür, ve dil hakları sözde garanti altına alınmıştı. İngilizce ve Maori dilinde hazırlanan anlaşmanın iki metni aslında birbirinin tam da aynı değildi. Ufak bir çeviri farkıyla Maoriler topraklarının hakimiyetini İngiliz Kraliçesi’ne devrettiklerini sonradan fark ettiklerinde artık iş işten geçmişti. Ardından yıllarca süren bir özgürlük mücadelesi geldi. Kendi topraklarında ikinci sınıf insan muamelesi gören Maoriler bir yandan yoksulluk, işsizlik; bunun beraberinde getirdiği alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı ve şiddetle baş etmeye çalışırken bir yandan da kültürlerini, gerçekten de eşi benzeri bulunmayan yerel sanat birikimlerini korumaya, mağrur Maori ruhunu yaşatmaya çalışıyorlardı.

Çoğunlukla toprak ve kıyıların ellerinden alınmasına karşı yapılan protesto yürüyüşlerinde Maori savaşçıları ‘Haka’ savaş dansı ile hükümeti protesto etmeye, hakları için mücadele etmeye devam ediyorlar.

Son olarak 2004 yılında Yeni Zelanda hükümetinin ülkenin sahilleri ve deniz yatağını kamulaştırmaya yönelik bir yasa tasarısı üzerinde çalışmaya başlaması üzerine büyük bir ayaklanma yaşandı. Söz konusu yasa, toprakların asıl sahibi olan ve İngiliz hakimiyeti altında yıllardır ezilen Maori halkı için atalarından kalan toprak ve sahilleri de kaybedecekleri anlamına geliyordu. Bu sebeple yaklaşık on bin Maori protestocu Yeni Zelanda başkentinde büyük bir yürüyüş yaptı. Maori dilinde ‘Hikoi’ adı verilen protesto yürüyüşü Kuzey Adası’nda başladı ve iki hafta sonunda Wellington’da sona erdi. Başbakan Helen Clark yürüyüşün nefret dolu bozguncular tarafından düzenlendiğini söyledi ve bu konuda açıklama yapmayı reddetti. Parlamento üyelerinden sadece ikisi yasa tasarısına karşı çıktı. Bu iki üyenin koskoca kabinedeki yegane Maoriler olduklarını söylemeye gerek yok herhalde. Diğer hükümet yetkilileri, yasanın Maorilerin sahilleri diledikleri gibi kullanmalarına engel olmadığını belirtiyordu. Yani diledikleri gibi gezip tozabilecekler, hatta balık tutabileceklerdi. Fakat bu açıklama Maoriler için yeterli değildi. Onlar bu yasanın 1840 tarihli Waitangi anlaşmasına da aykırı olduğunu söylüyorlardı. 10 bin Maori’nin iki hafta süren yürüyüşüne rağmen yasa tasarısı aynı yıl içinde hayata geçirildi.

Pr; Açık Dergi

Yt; 5 Mayıs 2004.


  1. Bir Maori efsanesinden. Çev; Sona Ertekin.
Paylaş:

Önceki Yazı

Taksim Gezi Parkı

Korhan Gümüş
“İnönü (Taksim) Gezisi’ni alelade bir belediye bahçesi sanmak hatalıdır. Burası büyük garp şehirlerindeki ‘promenade’ denilen gezinti bahçeleri nevindendir. Nitekim Paris’te…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Tanya Reinhart

Ömer Madra
  İsrailli dilbilimci, edebiyat ve felsefe hocası, yazar ve aktivist (1943-2007). İsrail-Filistin sorunu üzerine yazdığı kitapların1 yanı sıra, İsrail’in Yediot…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Petrol

Adem Örmar
Latincede taş anlamına gelen ‘petra’ ile yağ anlamına gelen ‘oleum’ sözcüklerinden oluşmuştur. Türkçede kimi zaman ‘yeryağ’ denmesi de bu açıdan…
Devamını Oku

Montesorri

Şermin Alyanak
Roma Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ilk kadın doktor olarak mezun olan Maria Montessori aynı üniversitenin psikiyatri kliniğine asistan olarak atandı ve…
Devamını Oku

Jean Dominique

Vedat Ozan eli ile Jean Dominique
Merhaba, ben Jean Dominique. Ölüyüm. Haiti’de doğmuş, Paris’te okumuştum; doğduğum yerde öldürüldüm. Varlığım, yok edilme sebebimi oluşturdu. Bir dakika… bir…
Devamını Oku

İnsomanyak

  Hemşire: Gittikçe çoğalıyorlar profesör… Doktor: Yapma ya? Semptomlar hepsinde aynı mı? Hemşire: Evet efendim. Geceleri uyuyamıyorlar. Sağa sola dönüyorlar,…
Devamını Oku