Balıkesir’in ayranı ve tostu ile ünlü ilçesi. Esas şöhreti bu iki maddeden oluşurken, 1996 sonlarında ilçe yakınlarında meydana gelen trafik kazası ve ardından patlak veren büyük skandalle derin devlet tartışmasını da derinlemesine Türkiye’nin gündemine soktu. 3 Kasım 1996’da saat 19:25’te Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, siyaset – polis – sağcı/milliyetçi mafya – Kürt aşiret ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallerinden biri oldu.
Kaza, o zaman Refahyol diye adlandırılan iktidarın küçük ortağı DYP’nin Şanlıurfa milletvekili ve Bucak aşireti reisi Sedat Edip Bucak’ın siyah arabasının bir kamyona çarpması sonucu meydana geldi. Zırhlı Mercedes arabayı eski İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı ve polis eğitimcisi Hüseyin Kocadağ kullanıyordu. Çarpışmada komiser Kocadağ ile Mehmet Özbay sahte kimliği taşıyan milliyetçi gangster Abdullah Çatlı ve Çatlı’nın sevgilisi Gonca Us öldü. Milletvekili ve devlete hizmet veren aşiret reisi Bucak yaralı olarak kurtuldu. Abdullah Çatlı, pek çok cinayet ve suikast olayı ile bağlantılı olarak dünyada ‘kırmızı bülten’ ile aranan ülkücü ‘Reis’ idi. 9 Ekim 1978’de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7 TİP’li öğrencinin telle, yastıkla ve elle boğularak hunharca katledilmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğuna ilişkin tutuklama kararı, olayın üzerinden 4 yıl 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebilmişti.
Silah ve Mühimmat Deposu Bir Araba
Bucak’a ait araçta bulunan silah ve araçlar arasında 9 mm. çapında Saddam marka tabanca ile şarjör ve mermileri, 3 adet 9 mm. çapında Baretta marka tabanca ile şarjör ve mermileri, 1 adet 22 kalibre Baretta marka tabanca ve bu tabancaya ait şarjör ile mermileri ve susturucu, 2 adet 9 mm. çapında MP 5 makinalı tabanca ve şarjörleri ile mermileri, 13 adet 7.62 mm. çapında BKC (Biksi) mermileri, ayrıca çeşitli marka ve kalibrelerde yüzlerce mermi, cep telefonları, ışıldak, gizli plakalar vb. yer alıyordu. Olay sonrası Devlet Güvenlik Mahkemesi Sedat Edip Bucak hakkında soruşturma açtı.
Susurluk’taki kazada, firari Abdullah Çatlı’nın Sedat Bucak ve polis müdürü Hüseyin Kocadağ’la aynı Mercedes’te olduğunun ortaya çıkması üzerine İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın ilk açıklaması, bu silahların güvenlik güçlerine teslim etmek üzere götürüldükleri” şeklinde oldu. Ağar, kazadan 5 gün sonra İçişleri Bakanlığı’ndan istifa etti. Soruşturmada kayıp silah ve susturucuları özel harekat timinin eski elemanlarından Korkut Eken’e teslim ettiğini ve bunların nerede oldukları bilgisinin devlet sırrı olduğunu söyledi. Ağar ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlanan Yaşar Öz ve MİT muhbiri Tarık Ümit’e sahte yeşil pasaport vermekle suçlandı. 1997’de dokunulmazlığı kaldırıldı, 1999’da tekrar seçilerek tekrar dokunulmazlık aldı. Sonuçta, Ağar, Meclis soruşturma komisyonunda 6’ya karşı 8 oyla aklandı.
Susurluk Olayı Hakkında Özlü Sözler1
“Fasa fiso…”
Necmettin Erbakan (Dönemin Başbakanı)
“Devlet rutin dışına çıkabilir.”
Süleyman Demirel (Eski Başbakan)
“Mum söndü oynuyorlar.”
Şevket Kazan (Dönemin Adalet Bakanı, ‘Bir Dakika Karanlık’ eylemi hakkında.)
“MİT’in açıklamaları gerçeklerden uzaktır.”
Kutlu Savaş (Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı, 2. Susurluk Raporu’nun müellifi.)
“Bu konuda mantıklı ve tutarlı açıklamayı Hanefi Avcı yapmıştır.
Kutlu Savaş (MİT’ raporunda sürekli olarak itham edilen Emniyet Müdürü ve eski İstihbarat Dairesi Başkanı Hanefi Avcı’nın istihbarat raporu hakkında.)
“Kazadan önce devlete güveniyordum. Sonra fikrim değişti.”
Hasan Gökçe (Polis-Mafya-Siyaset üçlüsünün Susurluk, Çatalceviz mevkiinde çarptığı 20 RC 721 plakalı kamyonun sahibi ve şoförü.) vikipedi.org, Tempo, 27 Eylül 2007
“Türkiye benimle neden gurur duyuyor anlamıyorum.”
Hasan Gökçe
“Biz o eyleme katılmadık. Işığı ellemedik hiç. Millet yapabilir, konuŞABİLİR. Biz olaya girersek, farklı boyutlara gidebilirdi. Ben sadece hayatta kalmaya ve karnımı doyurmaya çalışıyorum.”
Hasan Gökçe
Der; Adem Örmar
Eylemler ve Raporlar
Susurluk olayıyla ilgili olarak MİT’e Susurluk Raporu hazırlatıldı. Gazetelere yansıtılan raporda yanlış ve alakasız konuların sıralandtığı ve raporun Susurluk Olayının kapatılması için yazıldığı yönünde basında etraflı eleştiriler yayınlandı. Raporun olayı kapatmaya yönelik olmasının anlaşılması üzerine ülke çapında akşamları ışık kapatma olayları başladı. 1 Şubat 1997’de Sürekli Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi öncülüğünde başlatılan sivil itaatsizlik eylemine Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Eylemi adı verildi.
Eylem kimi medya kuruluşlarının da desteğiyle zaman zaman kendiliğinden örgütlenen kitle gösterilerine dönüştü. Özellikle varoşlarda meşale eşliğinde yürüyüşler yapıldı. 15 Şubat 1997’de eyleme Türkiye genelinde tahminen 30 milyon kişi katıldı. Şubat ayı sonuna kadar süren eylem, iktidarda bulunan Doğru Yol Partisi ve Refah Partisi koalisyon hükümetini hedef alıyordu. 28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulu’nu toplantısını takip eden sürecin sonunda hükümetin düşmesinden sonra eylemler de sona erdi. Susurluk sanıklarının salıverilmesi üzerine eylem 30 Eylül’de tekrar başlatıldıysa da, Şubat ayındaki kitleselliğe ulaşılamadı.
Başbakan Erbakan olayı kapatmıya çalıştı ve fakat kısa bir zaman sonra Erbakan hükümeti dağılmak zorunda kaldı.
MİT Raporunun doğruluğu üzerine kuşkular oluştuğundan yeni hükümeti kuran Başbakan Ecevit tarafından 2. Susurluk Raporu Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’a hazırlatıldı.
Tek Suçlu
TBMM Genel Kurulu’nda 11 Aralık 1997’de dokunulmazlığı kaldırılan Sedat Edip Bucak hakkında Başsavcılık, gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı’nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak, cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve vahim nitelikte silah bulundurmak suçlarından, 11 yıldan 20 yıla kadar ağır hapis istemiyle dava açtı. Daha sonra Bucak da beraat etti. Sonuçta, Cumhuriyet tarihinin en karanlık cürüm olaylarından biri olan Susurluk skandali, tek bir kişinin, eski Özel Harp Dairesi mensubu Korkut Eken’in, açılan davada mahkûm olması ve bir süre hapis yatması ile ‘sonuçlandı’. Susurluk’un karanlık perdesi günümüze kadar kaldırılamadan kaldı.
Susurluk: Teşhis ve Tedavi
Derinlik ölçüsüdür. Devlet ve demokrasi kalitesinin ölçümünde kullanılır. Muhteviyatında ‘sus’ ve ‘ur’ kelimelerinin ağırlığı vardır.
Sus’mayı ve ur’la yaşamaya işaret eden emir kipidir. Bir nevi kanser türüdür, demokrasiye izin vermeyen, kemiren tümör birliklerine bu ad verilir. Dokunulmazlığı vardır. 20. yüzyıl Türkiyesinin mütemmim cüzüdür; onsuz bir Türkiye tasarlanmadı ve düşünülemedi.
Üniformalıdır. Tek tip olmayı, düşünmeyi, hareket etmeyi, ölmeyi öngörür. Dine ve milliyete, ‘o’ karar verir. ‘Mihrak’, ‘heves’ ve ‘kursak’ sözcüklerinin tutkunudur. Cumhuriyet’ten daha yaşlı olduğu söylenir. Soğuk savaş döneminde serpilmiş, güçlenmiş ve kostüm değiştirmiştir. Gençlikle başı beladadır; uzun yıllar genç kanı içerek beslenmiştir. Düşman üretmediği bir gün bile yoktur, sayısız faili meçhulü vardır. İşine gelmeyen her şey tehdittir; tehdit, yer ve zamana göre değişir. Özgürlük ve demokrasiye; insani, hukuki ve demokratik olan tüm haklara karşıdır. Sürekli darbe üretir, devlet yapar, devlet bozar; bundan çok hoşlanır. Ülke kaynaklarının çoğunluğuna el koyar, istediği gibi harcar, hesap vermez. Ulufecidir; zengin olma ve sınıf atlamanın önemli yollarından biridir. Yok edicidir, korkudur; halkının “hem şarabını içer, hem kadehini kırar”. Uyuşturucuya ve silaha ciddi zaafı olduğu bilinir.
Cumhuriyet tarihimizin irinidir; drenle boşaltılması ve kemoterapi ile yok edilmesi mümkün değildir. Cerrahi müdahaleye ihtiyaç vardır.
Ali Bilge
. Der; Adem Örmar .
. Kaynak .
www.tr.wikipedia.org
- İpek Özbay; “Kamyon Asıl Bana Çarptı” Tempo, 27 Eylül 2007.
www.tr.wikipedia.org↩︎