Rakel Dink

Sevgiliye Mektup

 

Hrant Dink’in Eşi Rakel’e Mektubu

Ey sevgilim, ey birtanem, ey ‘ben’tanem

Aç gözlerimi hadi…

Ve anımsa.

Günlük ezberimizin bozulduğu, sıradan söylemlerimizin kekeleştiği ilk göz

sevişmelerimizi anımsa.

Sınırlanmış yaşantımızı ilk yırtışımızı…

Dayatılanlara, sunulanlara yenik düşmüş bakışlarımızın ilk dirilişini, direnişini…

Tarih yaratıyordu artık o gözler… Anımsa.

Yüklüydük, gayri insanî yüklerin en ağırıyla…

Aşk bu, kolay mı öyle kapıp da kaçmak? Kolay mı öyle tarih yaratıp da zamanın insafına terk etmek?

Sırtlayıp taşınması gerekirdi geleceğe… Beslenmesi gerekirdi.

Azalmanın değil çoğalmanın hücresiydi sırtladığımız… Bütün hallerimizin çekirdeğiydi.

Artık silahımız da oydu… Atom bombamız da.

Nice acılı ve zalim çalkantıların arasından hep onun sayesinde sıyrılacaktık.

Onu kaybetmemeliydik. O bizim tarihte ilk kurtarılacak ve hep kurtarılacak üretim aracımızdı.

Zamanla hesaplaşmamızda, didişmemizde, cebelleşmemizde tek kalemizdi. ‘Büyük dünya’ya karşı verdiğimiz mücadelede ‘Küçük dünyamız’dı, savunma alanımızdı, sığınağımızdı.

Ey sevgilim, ey aşkım

Sen var ya sen, hep uğruna mücadele ettiğim barıştın, huzurdun.

Farklı olma hakkımın, eşit yaşama arzumun ve özgürlük sevdamın köküydün.

Sen benim sonradan kazandığım sosyal bir hak değil, insan olma temelimdin. Ta kendimdin, halimdin.

Sakındığımdın. Ödediğim bedellerin nimetiydin.

Hep yaşadığım ama hiç erişemediğimdin.

Sevgilim

İnan ben seni onursuz hiçbir sevdayla aldatmadım.

Bedelin pahalıydı, ödedim… Ödeyeceğim.

Ve günün birinde sevgilim, gözlerim yorulanda…

Çağır çocukları yanına.

Aç gözlerimi son bir kez.

Onlara bebeklerimi göster ve de ki:

‘‘Sizin babanız beni

işte bunlarla sevdi.’’

Hrant Dink1

Hrant Dink’in Eşi Hrant’a Mektubu

Çutağıma2 eş olmak bana verildi. Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım.

Ben, çocuklarım, ailem ve sizler çok acılıyız. Bugün sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor. Kederli bir sevinç yaşatıyor.

İncil’den Yuhanna 15/13’te, “Hiç kimsede, insanın dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur” der.

Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine, rahatsızlık, saygısızlık vermeden… Sloganlar, pankartlar açmadan, sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlikle büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.

Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.

Onu sevgisi büyüttü…
Ah kardeşlerim, onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü.

Diyorlar ki, o büyük bir adamdı. Size sorarım, “O büyük mü doğdu?” Hayır. O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi. O da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden. Fakat, yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı.
İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar. O büyük oldu. Çünkü, büyük düşündü. Büyük söyledi. Bugün de buraya gelerek, hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz. Siz de büyüksünüz. Bugünle kalmayın, bu kadarla yetinmeyin.

O, bugün Türkiye’de milat yaptı. Sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, onunla yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar ve tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrant’ları severek, Hrant’lara inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş, karşındakini kendin gibi görerek, kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.

Ah kardeşlerim, Hisus’un3 yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Gökten ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete.

Hrant Dink son yolculuğuna uğurlanırken. İstanbul, 23 Ocak 2007.↩︎

Oraya yalnız sevgi girer. Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. İnsanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan, bedenini yakılmaya teslim etmekten daha üstün olan, yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete. Orada gerçek sevgiyle bir arada ebedince yaşayacak. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kin tutmayan sevgi, kardeşinin hakkını arayan sevgi, Mesih’te bulunan sevgi ve bize dökülmüş olan sevgi.

Ah sevgilim yazdıklarını, yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir sevgilim? Hangi karanlık unutturabilir sevgilim? Olmuşları, olanları kim unutturabilir sevgilim? Korku unutturabilir mi sevgilim? Yaşam mı, zulüm mü? Dünyanın zevki, sefası mı sevgilim? Yoksa ölüm mü unutturacak sevgilim? Hayır hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim.

Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Bunları yazabilmeyi Hisus’a borçluyum sevgilim. Onun da hakkını ona verelim sevgilim. Herkesin hakkını herkese geri verelim sevgilim.

Sevdiklerinden ayrıldın. Çocuklarından ayrıldın, torunlarından ayrıldın. Bizlerden ayrıldın. Kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın sevgilim.4

Rakel Dink 


  1. 17 Ocak 2007 tarihinde katledilen gazeteci Hrant Dink’in bu şiiri, 14 Şubat 2000 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nin Sevgililer Günü özel ekinde yayınlanmıştı.↩︎
  2. Çutak: Ermenice keman.↩︎
  3. Hisus: Hz. İsa↩︎
  4. Rakel Dink’in 23 Ocak 2007 tarihinde eşinin cenaze töreninde yaptığı konuşması.
Paylaş:

Önceki Yazı

Sevgili Oğlum

Çev: Ömer Madra, Izak Frankental
  Sevgili oğlum Arik, canım ciğerim, Filistinliler tarafından öldürüldü. Mavi gözlü altın saçlı oğlum her zaman bir çocuk masumiyetiyle gülümser,…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Sherlock Holmes ve Dr. Freud

Yankı Yazgan
Baskerville’li William, manastırdan kaçan atı kendisini hiç görmeksizin uzun uzadıya tarif edip, neler yaptığını anlattığında, hele atın adının Brunellus olduğunu…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

John Rawls

Murat Borovalı
(1921-2002). Hayatının büyük bir bölümünü Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak geçirmiş, çoğularına göre 20. yüzyılın en önemli siyaset felsefecisi. Rawls’un…
Devamını Oku

Hissedilen Sıcaklık

Miktad Kadıoğlu
Türkiye, çok uzun yıllar sonra olsa da, artık ‘yüksek sıcaklık + yüksek nem = bunaltıcılık’ olduğunu öğrendi. Televizyonlarımızda ilk defa…
Devamını Oku

Oyun

Emre Zeytinoğlu
ciddi bir iştir. Yani Freud’un dediği gibi, “oyunun zıddı olan şey ciddilik değildir.” Gerçek dışı bir şey de değildir; üstelik…
Devamını Oku

Guernica

İlker Özünlü
Guernica’yı anlayabilmek için Picasso’yu, onun resme bakışını anlamak gerekiyor. Açıklama ve yorumlardan titizlikle kaçınan Picasso ise “İnsanlar görmek istediklerini görür”…
Devamını Oku