1965-1972 yılları arasında Hollanda’da sosyal değişim yaratmak isteyen barışçıl, neşeli anarşistlerin yaratıcı ve provokatif hareketi. 25 Mayıs 1965’te sanatçı-aktivist Robert Jaspers Grootveld ve anarşist Roel van Duijn tarafından kuruldu. Dönemin renkli siyasi atmosferinin yanında Anarşizm, Dadaizm ve daha sonra karşı-kültür gurusu olacak Alman filozof Herbert Marcuse’den, Johan Huizinga’dan ve hatta Marquis de Sade’den etkilenen hareket sıklıkla uluslararası Sitüasyonist akım içinde kabul edildi.

Provo ismi ilk olarak Hollandalı sosyolog Wouter Buikhuisen tarafından kullanılmıştı. Ona bu ihamı veren, 50’lerin âsi, şık giyimli, mopedleriyle zamanlarının çoğunu ne yapacaklarını bilmeden sokaklarda geçiren ve ‘Nozem’ler olarak anılan gençlerdi. Savaş sonrası ekonomik buhranın çocukları olan bu kuşağın en büyük zevki problem yaratarak polisi provoke etmekti. Amsterdam Üniversitesi’nde felsefe öğrencisi olan Roel van Duijn, 12 Temmuz 1965’te basılan Provo dergisinin ilk sayısında Nozem tanımlamasına başka bir boyut katarak ‘provo’nun ortaya çıkışını müjdelerken bu gençlere atıf yapıyor ve; ‘Onların nefretini devrimci bir bilince çevirmek bizim görevimiz olacak!’ diyordu.
Söylemden çok somut eylemi tercih eden Provo’lar teatral sokak gösterileriyle, ‘happening’lerle insanların ilgisini çektiler. Grubun Amsterdamlılar üzerindeki etkisi o kadar büyük oldu ki, 1970 seçimlerinde şehir konseyinde beş sandalye kazandılar. Şehir konseyine girdikten sonra, ‘beyaz planlar’ını geliştirdiler. En tanınmış beyaz plan; ücretsiz ulaşım için, Amsterdam’ın bir çok yerine ‘mülkiyetsiz’ bisikletler yerleştirmek olan ‘Beyaz Bisiklet Planı’ idi. Düşünceleri kentsel planlamayı, sosyal konut ve genel kültürel hayatı etkiledi. Marihuana yasağına, trafik yoğunluğundan kaynaklı hava kirliliğine, tütün endüstrisine karşı kampanyalar örgütlediler, ücretsiz sağlık klinikleri açtılar, evsiz insanlara barınak sağladılar. Hollanda prensesi Beatrix ile Alman diplomat Claus von Amsberg’in evlilik töreninde gerçekleştirdikleri protestolarla dünya çapında ünlendiler.
Provo’nun çözülüşü, hareketin ılımlı liberal politikacılar tarafından savunulup sosyologlar tarafından çalışılmasıyla başladı. İktidar tarafından gösterilen tolerans, grubun en temel gerekçesini yok etti: Otoritenin her unsuruna karşı olan direniş.
Provo’dan…
Felsefe, vizyon ve ideal yok. Birçok nedenden, bu düşünce, kayıtsızlığa ve umutsuzluğa neden oluyor; fakat önemli sayıda insan yeni bir gelecek yaratmak için mücadele ediyor. Biz bu hareketin parçasıyız, ve özgür ruhlar için eğlenceli maceralar yaratan Homo Ludens’in olanaklarını keşfediyoruz. Homo Ludens hâlâ yaşıyor ve keyfi yerinde. Huizinga öngörmüştü, Constant tanımladı, Provo haykırdı. Onu seviyoruz, onu yaşıyoruz.
Tan Morgül