Rahmetli Turgut Boralı ile Bodrum’dayız… Ben Doğan Canku ile birlikte çalışıyorum. Gerçekten Bodrum’un çok güzel olduğu dönemler… Ah şimdi de çok güzeldir ya, nergisler açmıştır şimdi, menekşeler… Hava ne ısıtır, ne üşütür… Sonraları ben Bodrum’da Türkçe söylemeye başladım. Zaten o eski, adını anmak istemediğim ama üzerimde çok güzel anıları olan Harbiye’deki şuradaki küçücük kabareyi düşündüğüm zaman hele… Oralarda hiç Türkçe söylemiyordum, sonrasında söylemeye başladım. İlk Türkçe söylemeye başladığımda ağzıma çok yabancı geldi. Daha sonra alıştım yavaş yavaş, şimdi Türkçe söylemeyi çok seviyorum gerçekten. Neyse uzatmıyayım, Rumca söylüyorum. Birisi beni şikâyet etmiş karakola, bu kadın Rumca söylüyor diye. Ondan sonra, polisler geldi. Demişler ki biz bunu sahneden indireceğiz. Turgut Boralı yaklaşmış, kulakları çınlasın; kulakları çınlasın dediğim kaybettik kendisini ama, çınlasın yani… Gitmiş demiş “N’oluyor?”. Orada bir hareket var tabii. Polislere diyormuş ki biz bu kadını indireceğiz. “E ne yaptı ki?” demiş, “Bir suçu mu var?” “İhbar var, Rumca söylüyor” diye cevap vermişler. “Sen rumca biliyor musun?” diye sormuş polise. “Yooo..” demişler. “Ayol o Portekizce söylüyor” demiş Turgut da, “ne Rumcası…”. Sonra dönmüş gitmiş polisler.
Leman Sam, Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını 2006 .