Olimpiyat yarışmalarından önce niçin etkileyici sanat gösterileri yapılıyor? Acaba bu gösteriler birçok kişinin söylediği üzere, yalnızca o ülkenin turizm tanıtımına yönelik ilginçlikler mi? Yoksa bu sanat gösterileri, olimpiyat kavramının yapısında zaten bulunuyor mu?
Platon, salt bedenin geliştirilmesi ile ilgilenenlerin fazlasıyla sert; müzikle ilgilenenlerin ise, kendilerine hiç yakışmayacak ölçüde gevşek olduğunu söyler. Müzikteki gevşekliği, duygu yoğunluğunun giderek büyümesine ve sonuçta da insanı tutsak etmesine, içe kapanmaya zorlamasına bağlar.
Ancak burada üzerinde durulması gereken nokta, spor üzerine söylenenlerdir. Platon der ki:
Gençlerimiz antrenmanlarda, yoğun çalışmalarında, beden gücüne değil, içindeki sevincin gücüne dayanacaklar ve onu geliştirmeye çabalayacaklar. Yediklerini, çalışmalarını düzenlerken, şu atletler gibi beden gücünü göz önünde bulundurmayacaklar. (…) Eğitim yolunu müzik ve jimnastiğe dayandıranlar, birçok kişinin zannettiği gibi, birisiyle yalnızca bedenimizi, ötekiyle de yalnızca içimizi eğitmek amacında olamazlar. (…) Sanırım iki amaç da kafamızı yetiştirmeye yöneliktir.
Zihin, Duygu ve Bedensel Dinamiğin Birleşmesi
Açık bir söyleyişle Platon’un önerdiği; hem beden dinamiğinin hem de müzikten kaynaklanan zihinsel ve duygusal dinamiğin aynı anda harekete geçmesidir… Bunlardan birinin eksik kalması durumunu Platon şöyle tanımlıyor: “Müzikle ilgisi olmamış fakat hayatlarını jimnastikle geçirmiş ya da müzikle ilgilenmiş fakat bedenlerine bakmamış kişilerin ne duruma düştüğü açık. Yani kimi kabalığa ve sertliğe, kimi yumuşaklığa ya da gevşekliğe düşüyor.”
Bugünkü spor anlayışına bakıp da, Platon’un şu sözlerini yadsıyabilmenin olanağı yok: “Sertliğin nedeni kişinin içindeki sevinç bile olsa, eğitimin de yardımıyla mertliğe dönüştürülebilir. Fakat bu sertlik azgın bir hâl alırsa, dayanılmaz bir kabalığa dönüşebilir.”
Platon’un anlatmağa çalıştığı, zihin, duygu ve bedensel dinamiğin birleşmesi ve bu birleşmeden doğan bir uyumdur. Bu uzlaşmayı sağlayamayan ya yalnızca ürkek ya da yalnızca kaba olacaktır: “İnsan jimnastikten başka bir şey yapmazsa ne olur? (…) Yani kişi yalnızca jimnastikle, iyi yiyip içmekle ilgilenir de, müziğin ya da felsefenin (uyumun felsefesinden söz ediliyor) yakınına uğramazsa? Bu şekilde biri, düşünceye ve söze karşı müziğe de yabancıdır. Sözle anlaşma sağlayamaz. Her şeye tıpkı hayvan misali, zorbalıkla, kabalıkla sahip olmağa çalışır. Hayatını cahillik ve budalalık içinde, ölçüden ve düzenden uzak olarak geçirir. … Asıl düzenin eri, müzikle jimnastiği en iyi şekilde anlaştıran ve onları kişiye ölçülü bir biçimde veren insandır, sazının tellerini iyi ayarlayan değil!”
Her ne pahasına olursa olsun, kazanmaktan başka bir şey düşünmeyenlere ve olimpiyat törenlerindeki sanat gösterilerini turizme bağlayanlara duyurulur. Emre Zeytinoğlu .