Noosfer, yani duyu, duygu ve düşüncelerimizin oluşturduğu ‘zihinküre’ kavramı, 19 yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Teilhard de Chardin tarafından enine boyuna ele alınmış. Chardin’e göre, yerkürenin oluşumunu, yaşamın doğuşu, onu da ‘bildiğini bilen’ insanın sahneye çıkışı izliyor. Dışardan nasıl görünürse görünsün, özünde bir ‘kendini bilme yolculuğu’ sürdüren insanın, türlü yollarla ve araçlarla iletişmeye başlamasıyla biyosferin bu bilgi/biliş katmanı oluşuyor.
Elle tutamadığımız gözle göremediğimiz, yalnızca içinde gerçekleşen etki ve tepkileri deneyimleyebildiğimiz atmosferde olduğu gibi, noosferde oluşan ‘sıradışı’ etki ve tepkileri bilimsel olarak ‘ölçülebilir’ kılmaya yönelik bir çalışmayı, Princeton Üniversitesi’nin Küresel Bilinç Projesi gerçekleştirmiş. Dünyanın çeşitli yerlerine yerleştirilmiş bir dizi Rastlantısal Olay Jeneratörü (Random Event Generator) sayesinde, 1998 yılından bu yana sürekli olarak Gezegen’in elektroları (ElectroGaiaGram=EGG) çekiliyor. Bunlardan birine Mevlana Yumurtası adı verilmiş ve Türkiye’de, İzmir’de bulunuyor.
Projede ölçülen, “radyo istasyonları arasındaki ‘beyaz gürültü’ benzeri” bir olgu olarak tarif ediliyor. Gezegenin üzerinde yaşayan milyonlarca insanın tanık olup tepki verdiği Türkiye’deki Marmara depremi, ABD’deki 11 Eylül saldırıları vb. olaylar, 2000 yılına girerken 27 zaman diliminde birbiri ardına gelen Binyıl kutlamaları, zaman zaman milyonlarca kişinin katıldığı barış eylemleri, sevgi zincirleri, meditasyonlar gibi etkinlikler ile bunların noosferde oluşturduğu tepkiler eşleştirilerek çarpıcı sonuçlar elde ediliyor…
Testide Ne Varsa, Dışına O Sızıyor
İnsanlık ailesinin ortak sorunlarıyla ortak zihin durumu arasındaki ilişkiyi, bir yumurta-tavuk hikâyesine benzetenler de olabilir, ama belki de yalnızca ‘testide ne varsa, dışına o sızıyor’. Noosfere attığımız olumsuz duygu ve düşünceler, cisimleşiyor ve bir bumerang gibi geri dönüp bizi vuruyor. Bireysel, toplumsal, küresel planda cisimleşen hangi kriz olursa olsun (fosil yakıt bağımlılığı kaynaklı küresel iklim krizi gibi), işaretlerini bastırıp yok saymaya çalışmak boşuna. Bu işaretleri, çaldığına şükrettiğimiz bir yangın alarmı gibi değerlendirip, bu aşamada âcilen doğamıza uygun yeni stratejiler, yeni alışkanlıklar edinme fırsatı haline dönüştürme seçeneğimiz var.
Ortak zihnimizin ürünü ve aracı olarak internetin ve Küresel Bilinç Projesi ölçümlerinin ortaya çıkışından yaklaşık 100 yıl önce De Chardin, zihinküremizin bilincine vardıkça, varlıkla aramızda yeni bir ilişki doğduğunu söylüyordu. Ona göre bütün bunlar, Dünya’nın değişerek “yeni bir kabuk sahibi olduğu”, daha da iyisi “kendi ruhunu keşfettiği” yeni bir zamanın müjdecisi! Melda Keskin .
. Kaynaklar .
www.fusionanomaly.net
www.noosphere.princeton.edu
www.wikipedia.org