“4. şarkıya kadar dinleyen benden daha ahmaktır.”
Lou Reed
1975 tarihli Lou Reed albümü. 1960’ların ikinci yarısında, New York’ta, Andy Warhol’un ‘Fabrika’sında, The Velvet Underground adıyla rock müzik tarihine geçen grubun vokalisti ve şarkı yazarıydı Lou Reed.
“Onları dinleyen herkes gidip bir grup kurdu.”
Brian Eno

Grubun dağılmasıyla 30 civarında albüm yapacağı solo kariyerine 1972 yılında başladı. Sırasıyla yayınladığı Transformer ve Berlin albümleri müzik tarihinde yerini aldı. Bu başarılardan sonra plak şirketi RCA ondan iki adet daha ticari başarı getirecek albüm istiyordu. 1974 yılında Reed’in sadece vokalleri yapıp stüdyoyu terk ettiği ve hiç de hazzetmediği Sally Can’t Dance yayınlandı.
“Ne kadar kötüye gitsem, o kadar çok satıyor. Bir sonraki albümde olmazsam 1 numarayız.”
Lou Reed.
Saf Gürültü ve Kakafoni
1975 yılına gelindiğinde ise keyif verici madde kullanımını artık son noktaya taşımış olan Reed kolunun altında Metal Machine Music ile RCA’nın kapısından girdi. Hepsi 16 dakika civarında 4 şarkıdan oluşan bu albüm, hiçbir şekilde ritim, melodi ve vokal içermiyordu. Şarkı aralarında duyulan sessizlik dışında elektrogitarla elde edilmiş ve saf gürültü diye nitelendirebileceğimiz birbirinin benzeri kakofonik seslerden oluşuyordu. Plak şirketi yöneticileri bunun bir işkence olduğunda hemfikirdi. Ne var ki Reed’in kontratı nedeniyle bu albümü yayınlamak zorunda kaldılar. Albüm ‘Bir elektronik enstrümantal kompozisyon’ alt başlığıyla yayınlandı. O dönemde Reed “Bu albüm mükemmele en yakın olduğum an. Dinleyicilere saldırabilen bir iş. Bu kaydı dinleyici olarak kontrol edemiyorsunuz” buyurmuştur. Her ne kadar bu albümün avant-garde müzisyen La Monte Young etkili şiirsel bir yapısı olduğunu söylese de, en kötü albümler listelerinin en üst sıralarında yer almaktan kurtulamadı. Tabii Lou Reed’in bu cesurca hareketi karşılığını bulmuş, plak şirketi ona ‘MMM’ olmadıkça istediği albümü yapabilme serbestliğini tanımıştı ki bu da başyapıtlarından biri olan Coney Island Baby ile sonuçlandı.
“Şimdi Coney Island Baby’nin kendisini kanıtlaması çok daha zor olacak. Birçok insan kendini müziğime kapadı. Bundan mutluyum, hava temizlendi. Eğer birileri Coney Island Baby’yi istiyorsa bu benim istediğim şekilde olacak.”
Lou Reed
“Punk Kültürünün İncil’i”
Diğer yandan MMM’e başka bir açıdan bakanlar da yok değil. Punk döneminin bir nevi resmi medyası Punk! Dergisinin kurucusu olan John Holmstrom’a göre Lou Reed punk’ın babası, MMM ise birkaç yıl sonra patlayacak punk kültürünün bir nevi İncil’idir. Derginin 1975’tarihli ilk sayısının kapağında Lou Reed ve içinde de bir MMM kritiği vardır. Punk!’a göre MMM hem dinleyicilere, hem de plak endüstrisine atılmış büyük bir şamardır.
Günümüzde MMM’deki sesleri yaratmaya çalışan ve kullanan birçok müzisyen görüyoruz. Sonic Youth gibi grupların ve deneysel elektronik müzisyenlerin eserlerinde bu yapıta göndermeler bulmak mümkün. İster bir uyuşturucu hezeyanı, ister sisteme bir ayar ya da müzikal bir başyapıt diyelim; MMM, bu kadar göz önünde ve ticari başarıya sahip bir sanatçı tarafından, tam da kariyerinin zirvesindeyken gerçekleştirilmesi açısından da popüler müzik tarihinin en ilginç deneyimlerden biri. Albüm büyük bir plak şirketi olan BMG tarafından 1998 ve 2006 yıllarında iki defa daha yayınlandı. Utkan Çınar