Güçlü Gözaydın

Komplo Teorileri

“Duydunuz mu, Anadolu’da aslında çok zengin ‘aminocillop’ yatakları varmış. Bu çok kıymetli maden, yakın bir gelecekte hem petrolün yerini alacak hem de çevre kirlenmesini giderici kullanımıyla dünyanın bir numaralı enerji kaynağı olacakmış. Ama başta ABD ve AB olmak üzere ‘Dış Güçler’, bu kaynağı kullanmamızı engellemek için hem politik oyunlar çeviriyor hem de arazi alımına devam ediyorlarmış. En geç 2023 yılında, yani Cumhuriyetimizin 100. yılında sahip olduğumuz eşsiz ‘aminocillop’ kaynakları ‘Dış Güçler’in eline geçecekmiş; uyanık olmamız lazım.”

“Mehmet Ali Ağca’nın işlediği Papa Suikasti’nin arkasında ‘Karabatak Şövalyeleri’ adındaki gizli örgüt varmış. Bu örgüt yaklaşık bin beş yüz yıldır tarih sahnesinde bir görünüp bir kayboluyormuş. Bu suikastten önceki en büyük eylemleri de Eflak ve Boğdan’ın bağımsızlığı için Osmanlı’ya karşı ayaklanmakmış. Bu örgütün kurucusu, şu ana dek kimliği tam olarak ortaya çıkmayan ama bir zamanlar yaşadığı söylenen, Hz. İsa’nın 14. Havarisi olan Aziz Batak’mış. Çok esmer olan ve hem varlığı hem yokluğu konusunda çeşitli iddialar bulunan Aziz Batak’ın izinden giden müritleri ‘Karabatak Şövalyeleri’ni kurmuşlar. Örgütün öncelikli amacı Hristiyan dünyasına egemen olmak, ardından da tüm dünyayı ele geçirmekmiş.”

Daha da artırılabilir, bunlardan bir sürü var… Elektronik postalarımıza gönderiliyorlar, dost sohbetlerinde dile getiriliyorlar, binlerce sayfa kitap yazılıyor haklarında ve görseniz çok da makul sanabileceğiniz birçok insan bunlardan inanarak bahsediyor. Ana temaları aynı aslında; bir takım gizli ve karanlık güçler var, bu güçler genelde Hristiyanlık veya Yahudilik temelliler, ‘içimizde’ bu güçlerin uzantısı niteliğinde ‘dönmeler’ var. Her türlü suikast bunların işi, 17 Ağustos Depremi bunların eseri, uzaylılarla ilişki halindeler, bütün bankacılık ve finans faaliyetlerini yönetiyorlar, dünyayı yönetmek için birbirleriyle mücadele hâlindeler vs vs.

Biz Değil, ‘Onlar’

Bu teori ve görüşlere genel olarak ‘Komplo Teorisi’ deniliyor. Görünen gerçekliğin arkasında bambaşka bir mekanizmanın varolduğunu, yaşamın faillerinin bizim değil ‘onlar’ olduğunu, bizim olsa olsa her şeyi yönlendiren ‘onların’ piyonu ve oyuncağı olduğumuzu vaaz ediyor bu teoriler.

Bir şeyi açıkça belirtmekte fayda var; bu teoriler hem uyduranlar hem de inananlar açısından çeşitli ihtiyaçlara denk geliyor. Komplo teorileri üretmek ve dolaşıma sokmak aslında ekonomik bir faaliyet ve son yıllarda, hiç olmadığı kadar para getiriyor. Girin herhangi bir büyük marketin ‘kitap reyonu’na bakın ve en çok hangi tür kitapların satışta olduğunu görün. Her gün elektronik posta kutunuza gelen ve çeşitli komploları ihbar eden mesajlar, en genel haliyle bu komplo ‘sektörünün’ reklamını yapıyor. Tabii ki yerseniz.

Ekonomik boyutun yanı sıra göz ardı edilmemesi gereken diğer taraf ise, bu teorileri geliştiren ve yayanların çoğunlukla antidemokratik ve baskıcı eğilimlere sahip olması. Unutulmamalı ki, bu teoriler tarihin ve hayatın, bireysel ve kolektif insan eyleminin sonuçları olarak değil, güçleri kendilerinden menkul bir takım gizli ya da açık otorite odaklarının iç çekişmesi olarak okunmasına neden olurlar. Eğer tarih ve hayat bir takım otoritelerin mücadelesiyse, o zaman ‘biz’ de bizi temsil eden otoritenin yani ‘devlet’in, ‘vatan’ın, ‘ulus’un ve benzer güçlerin arkasındaki yerimizi almalıyız.

Anlam Koordinatlarında Kaymalar

Bir de bu teorilere ‘tüketiciler’ açısından bakmak gerek; yani inananlar yönünden. Gittikçe karmaşıklaşan, hızlanan, kâr etme güdüsüne dayanmayan bütün ilişkileri buharlaştıran günümüz modern (belki de postmodern) hayatı, ‘yurdum’ ve ‘dünyam’ insanının anlam koordinatlarında ciddi kaymalar yaratmıştır. Sıradan ve sahici insanlar, bir yandan iletişim teknolojisinin sayesinde dünyanın öbür ucundaki olaylardan anında haberdar olabilecek imkâna kavuşurken, bireysel olarak astroloji, metafizik ve her çeşit ‘new age’ felsefesiyle, sosyal olarak da komplo teorileriyle hayatı ve dünyayı anlamlandırmaya çalışıyorlar. Her türlü hurafe, batıl inanç; komplo teorileriyle birlikte tedavülde. Sıradan insanların neden sıradan olduklarını ve öyle kalmalarının neden zorunlu olduğunu, hayatı ve dünyayı değiştirme çabasının beyhudeliğini, çünkü zaten asıl aktörlerin başkaları olduğunu anlatıyor bu teorilerin tamamı.

Komplo teorilerinin en zayıf yanı, aslında en güçlü olarak gözüken yanları. Güya bu teorilerin hepsi kusursuz, mükemmel ve tam bir açıklayıcılık sunuyorlar. Aslında gerçeklikleri kanıtlanamadığı gibi yanlışlıkları da ispatlanamıyor bunların. Kanıtlara değil, bir takım önyargı ve boş inanışlara dayanıyorlar. Halbuki bilimsel bilgiyi uygun yöntem ve kanıtlarla her zaman yanlışlayabilirsiniz; bu, bilimsel bilginin zayıflığını değil, gerçeğe ulaşmak için gözlem, deney, hipotez gibi yollardan geçilmesi gerektiğini gösterir. Komplo teorileri ise ne gözlem ne deney ne de hipoteze gerek duyarlar; kusursuz ve yanlışlanamaz bir kelam olarak, deyim yerindeyse ‘zuhur ederler’.

Bir yazar yaşadığımız dönemi ‘yeni Orta Çağ’ olarak tanımlıyordu. Eğer bu doğruysa, yeni bir ‘aydınlanma’ya da ihtiyacımız var demektir. Güçlü Gözaydın .

Paylaş:

Önceki Yazı

Kokain

Şenol Ayla, Serol Teber
klasik tıp tarihine 1884’lerde geçmeye başladıysa da kokainin ya da koka bitkisinin yapraklarının kutsal etkisi, çok eski dönemlere, yüzlerce, binlerce…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Konferans

Açık Radyo
Açık Radyo; 12 yıl içinde radyoculuk, medya ve işlevleri, bağımsız medya ve demokrasi, çevre, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma,…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Hulusi Özoklav

Osman Tümay
İradenin insan ömrüyle sınırlı olmadığının kanıtı bir radyo programıydı. Daldan Dala: Hulusi Özoklav’la Osman Tümay. Takılır giderler birinin peşinden, tutabilene…
Devamını Oku

Pacifica Radio

Halil Turhanlı, Ömer Madra
Bilindiği üzere, Berkeley 1960’lardaki ifade özgürlüğü hareketinin doğduğu yerlerden biriydi. 1950’lerin sonlarında Kuzey California’da bu sevimli kasabada yayına başlayan KPFA…
Devamını Oku

Garip Meyve

Seda Binbaşgil
  Güney’in ağaçlarında yetişir garip bir meyve, Ağacın yapraklarında kan, köklerinde kan, Ve kara beden, güneyin melteminde sallanan, Kavak ağaçlarından…
Devamını Oku