Batılıların ‘caz’ diye adlandırdıkları müziğin ve Klasik Türk Müziği’nin Hindistan’daki geleneği kuşaklardır hiç sekteye uğramamış, hor görülmemiş 2000 yaşında olan eşleniği.
Karnatik
Güney Hindistan’ın klasik müziği. Güney, dış etkilere daha kapalı olduğu için Karnatik Müzik tapınaklarda icra edilen dinsel kimliğini korumuştur. Kuzeydekine göre daha az rezonatif tını içerir, daha ritmiktir. Daha çok beste ağırlıklı icra edilir ve doğaçlamaya daha kapalıdır.

Hindustani
Kuzey Hindistan’ın klasik müziği. Türk ve Fars etkilerine daha açık olan Kuzey Hindistan’ın müziği, bu etkilerin unsurlarını zamanla içine katarak evrilmiş, 16. yüzyılda, büyük Moğol İmparatoru Ekber’in saray müzisyeni Mian Tansen zamanında ayrışarak Hindustani şeklini almıştır. Tapınak müziğinden çok, divan müziği kimliğine bürünmüştür. Güneye göre tınısı daha rezonatiftir, daha melodiktir, doğaçlama esaslıdır.
Raga
Klasik Türk ve Fars müziğindeki ‘makam’ın klasik Hint müziğindeki karşılığı.
Sitar
Hindustani’nin temel enstrümanlarından biri. Farsça ismi ‘setar’ kelimesinden geliyor. Tavla oynayanlar bilir; ‘se’ üç anlamına geliyor. ‘Tar’ ise tel; yani üç telli enstrüman. İsim Farsça’dan gelmekle beraber enstrümanın kendisinin nereden geldiği veya neden türediği kesin değildir. Muhtemelen eski bir Hint enstrumanı olan ‘vina’, yani ‘bin’den türediği düşünülmektedir. Bugünkü sitar üçten çok daha fazla tele sahiptir. Rezonansı artırmak için tumbaları; ve hızlı pasajları icra edebilmek için rezonansı kesen susturucuları vardır. Müziğe başlayan genç müzisyenlerin diğerlerine daha fazla tercih ettiği bir enstrümandır sitar. Çünkü perdeli bir saz olduğu için başlangıçta icra edilmesi kolaydır. Ne var ki Hindustani’de esas notalar kadar notalar arası sesler de kullanılır. Bu da sitarda perde üzerindeki parmağın aşağı yukarı hareket ettirilmesiyle sağlanır. Dolayısıyla ileri seviye icra, perdesiz enstrümanlarınkini aratmayacak zorluğa ulaşır ve gerçek ustalık gerektirir.
Sarod
Hindustani’nin temel enstrümanlarından biridir. Perdesiz bir telli sazdır. Rezonans için bir tumbası vardır. Gövde ve sap tik ağacından yapılır. Gövdenin ön kısmı keçi derisinden, sapın ön kısmı metal kaplamadır. İsmi Farsça ‘sarud’ (melodi, ezgi) kelimesinden gelir, Afganistan’daki ‘rebap’tan türediği tahmin edilir.
Pakhawaj
Uzun, silindir şeklinde, her iki ucuna da elle vurularak çalınan bir tür davul. Arka yüzün sesi daha pes, ön yüzünki daha tizdir. Ön yüze gerili derinin üzerine yapıştırılmış yuvarlak bir meşin parçası vardır. Söz konusu meşinin çeşitli bölgelerine vurularak değişik tınılar elde etmek mümkündür. Pakhawaj’ın sesi gür olduğu için vokal ve şehnay icrasında yardımcı enstrümandır.
Tabla
Pakhawaj’ın 12. yüzyılda Emir Hüsrev tarafından ortadan ikiye bölünmüş hâlidir.
Bansuri
Çapraz tutularak çalınan, bambudan yapılma Hint flütü.
Sarangi
Hindustani’de artık solo olarak da kullanılan yaylı enstrüman.
Şehnay
Bizdeki zurna benzeri sesi olan nefesli bir saz. Varsıl insanların düğünlerinde müzisyenler kendilerine ayrılan yerlerinde gün boyu şehnay çalarlarmış. 20. yüzyıldaki en büyük temsilcisi Üstad Bismillah Khan’dır (1919-2006).
Üstad
Müslüman müzisyenlerin ustalığa erdiklerinde aldıkları sıfat.
Pandit
Hindu müzisyenlerin ustalığa erdiklerinde aldıkları sıfat.
Guru
Hoca. Hindustani, ‘el verme’ ile, ‘meşk usulü’ ile yaşatılan bir gelenek. Binlerce yıldır birikmiş bilgelik ve bilgi, gurunun kimliğinde yeni nesle, öğrenciye aktarılır. Hindustani doğaçlama üzerine kurulu bir müziktir. Belli bir ‘raga’nın belli 7-9 notasına basarak; bunun dışına çıkmama disiplini göstererek dakikalarca kendini tekrara düşmeden doğaçlama yapabilme sanatıdır. Doğaçlamanın iyi ve sürekli olabilmesi ciddi bir ruh terbiyesi gereklidir. İşte bu ruh terbiyesi süreci, guru ile öğrencisinin arasındaki ilişkiyi sadece öğretmen öğrenci arasındaki bir bilgi aktarımı süreci olmanın çok ötesine, ruhani bir boyuta taşır.
Baba
Üstad Baba Alaaddin Khan (1860?-1971). 20. yüzyılda Hindustani’nin tartışmasız en önemli siması. Büyük bir müzisyen ve sanatçı olmasının yanı sıra aynı zamanda büyük bir ruhani şahsiyet. Baba’nın günümüze çok fazla kaydı kalmamıştır; kalanların da kayıt kalitesi kötüdür, ama kesinlikle dinlenmeye değerdir. Baba, ‘guruluk’ müessesini de bir sanata dönüştürmüş ve her bir öğrencisini kendine has sesini geliştirecek şekilde eğitmiştir. Öğrencileri arasında oğlu Ali Akbar Khan, kızı Annapurna Devi, Ravi Shankar, V.G. Jog, Tarun Bhattacharya ve Nikhil Banerjee sayılabilir.
Özgür Urgenç