Türkiye’de 1975 ile 1983 arasında meydana gelen olaylarda resmi rakamlara göre 5.634 kişi öldürüldü. Bu rakamın Sakarya ve Dumlupınar savaşlarının toplamından fazla olduğu hesaplanıyor. Yine bu dönem içinde 11.286 kişi de yaralandı, ayrıca 832.186 adet silah, 5.6 milyon adet de mermi ele geçirildi. 1978 ve 1980’de Kahramanmaraş ve Çorum’da yaşananlar, 1993 Sivas Madımak oteli yangını ile birlikte, ülke yakın tarihinin en çarpıcı üç ‘katliam’ olayını meydana getirmektedir.
1978 Kahramanmaraş Olayları
1.200 kişinin öldürüldüğü 1978 yılında, 19 Aralık – 26 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş’ta meydana gelen olaylar, Cumhuriyet tarihinin en önemli katliamlarından birini oluşturuyor. Bu, ayrıca, 12 Eylül darbesine gerekçe olarak kullanılan ya da hazırlanan en önemli olaylardan biri olarak da kabul ediliyor. 1978 yılında önce Malatya’da, sonra Sivas’ta, daha sonra da Kahramanmaraş’ta çatışmalar zirveye ulaştı. Mart ayında İstanbul Üniversitesi katliamı olmuştu. Ekim’de ise Ankara Bahçelievler katliamı yapılmıştı. Bu olayların arkasında hep aynı kişiler göze çarpıyordu. Kahramanmaraş olaylarından önce şehre gelen insanların da daha önceki olaylarda yer alan kişiler olduğu görüldü. Yıl sonunda başlayan ve esas olarak Alevileri hedef alan şiddet olayları, süratle bir katliama ve yağmaya dönüştü. Alevi kadınlara tecavüz edildi, hamile kadınlar şişlenerek öldürüldü, bebekler vahşice parçalandı. “Alevileri öldüren cennete gider,” sloganıyla yola çıkan saldırı sonrasında resmi rakamlara göre çoğunluğu çocuk 111 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 110 ev ve 70 işyeri yakılıp yıkıldı. Olayların ardından Alevi nüfusun yüzde 80’i Maraş’ı terk etti.
Hemen olay sonrası Maraş’a giden bir bakanın şöyle diyordu: “Kahramanmaraş katliamı, 1572 yılının 24 Ağustos’unda binlerce Protestan’ın boğazlandığı Aziz Bartolomeos katliamı ya da 20. yüzyılın ortasında Endonezya’daki solcuların bir gecede topluca katledildikleri faşist ayaklanma gibi bir katliamdır, bunun adına anarşi denmez, sağ-sol çatışması denmez, bu Alevi-Sünni çatışması da değildir; planlı, örgütlü bir faşist saldırıdır.”…
Kahramanmaraş davasında yargılananlardan bazıları daha sonraları, 1990’lı yıllarda TBMM’de milletvekili ve insan hakları komisyonu üyesi olarak görev aldı.1
Cesetlerin Üstünde Bir Kedi
Maraş davası avukatlarından İbrahim Sinemillioğlu, katliamı yaklaşık 30 yıl sonra şöyle anlatıyor:
Bu tür sosyal tepkilerin altında ekonomik sebeplerin yattığını düşünüyorum.
Temelinde şu parti vardı demenin artık bir anlamı kalmadı. Katliamdan sonra Maraş’ta
Alevilerin oturduğu mahallelerin adları değiştirildi, Yörükselim Mahallesi, nazire
yapmak istercesine Yavuzselim olarak değiştirildi. Maraş’ta insanlar kapı komşularını
öldürdüler. Evin bütün fertlerini öldürüp üst üste koyduktan sonra evin kedisini de
öldürüp cesedini bu yığının üstüne koydular. 90 yaşındaki kadını öldürüp çukura baş
aşağı koydular, bacakları havada kalsın diye araba lastiği geçirdiler. Kadınların karnını
yararak bebeklerini öldürdüler. İnsanların kanlarını akıtıp taslara doldurdular, sonra
gözbebeklerini oyup, o taslarda yüzdürdüler…2
“Her taraf alev, kül ve kandı…”
Maraş’ta vahşeti birinci elden yaşayan ev kadını Maviş Toklu ise şöyle anlatıyor:
Evime hücum ettiler, kapıyı kırarak içeri girdiler. Odada oturan kocam Kalender’i alıp
bahçeye çıkardılar. Kocamı, gözlerimin önünde öldürdüler. Daha sonra yakınımızda
oturan kardeşim Hüseyin Toklu’yu işkence ederek öldürdüler. Ardından karşımızda
oturan ve bir gözü görmeyen yaşlı bir kadın olan Cennet Çimen’in evine gittiler. Bu
kadını, “Gel nene,” diyerek elinden tutup dışarıya çıkardılar. Cennet kadın, gözleri
görmediği ve yaşlı olduğu için olanlardan habersizdi. Tornavida ile Cennet kadının
gözlerini oydular, sonra onu silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın
çukuruna baş üzeri atıp, üzerine at arabasını devirdiler. Daha sonra hem bizim evi,
hem diğer evlerin tümünü yaktılar. Evimin her tarafı alev, kül ve kandı… 3
1980 Çorum Olayları
1978 yılı bilançosu 1.200 ölü ile sonuçlandı. Ertesi yıl yılın bilançosu daha ağırdı; toplam 1.500 kişi öldürüldü. Bu yıl suikastlar da başladı, gazeteci Abdi İpekçi, öğretim üyeleri, ve birçok entelektüel öldürüldü. 1980’de ise kan gövdeyi götürdü ve ölü sayısı Türkiye çapında 2,000 kişiye ulaştı. Şiddet 1980 yılının Temmuz – Ağustos aylarında doruk noktasına çıktı 1980’in Temmuz ayında yaşanan Çorum olaylarında Alevi ve Sünni mahalleleri arasına barikatlar kuruldu. 4 Temmuz’da Cuma namazını kılan cemaat, “Alaeddin Camisi’ne bomba atıldı” kışkırtmasıyla sokaklara döküldü. Halk sokaklara dökülünce, olayın hazırlayıcıları eyleme geçerek evlere, iş yerlerine saldırdı. Sünniler ile Aleviler arasında sokak çatışmaları başladı. Konutlar, iş yerleri kundaklandı. Altı gün süren saldırılarda 57 kişi öldürüldü, 200 kişi yaralandı, 300’e yakın ev ve işyeri tahrip edildi, 100 kişiden haber alınamadı. Olayların ardından 600 Alevi aile Çorum’u terk etti.
“Sünni olduğumu söyledim, bırakmadılar…”
Çorum’da vahşeti birinci elden yaşayan ve adını vermek istemeyen bir kadın anlatıyor:
İki çocuğum ve komşu kadınla birlikte bir bodruma saklanmıştık. 25-30 kişilik bir grup bizi bodrumda buldular, döverek dışarı çıkardılar. Zincirlerle ve sopalarla edep yerlerimize, memelerimize, vuruyorlardı. Yanan evimizin yanına getirdiler. Benimle beraber olan komşu kadın külotuna saklamış olduğu 17 bin lirayı belki bizi bırakırlar diye adamlara verdi. Yine bırakmadılar. Silahların dipçikleriyle vurarak bizi bir adamın evine teslim ettiler. Gece yarısına kadar orada kaldık. Sonrasında bizi iki küçük çocuğumla bir bağ evine götürdüler. Orada çırılçıplak soydular. ‘Sizi çırılçıplak her yerde gezdireceğiz,’ dediklerinde korkudan altımıza ettik. Çocukları bağ evinde bırakıp, bizi başka bir yere götürdüler. Dört kişi nöbet tutar gibi değişerek geldiler. Ben bayılmışım. Onlara durmadan Sünni olduğumu söyleyerek yalvarıyordum. Bırakmadılar.4
1993 Sivas Olayları
Sivas Katliamı diye bilinen olaylar, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin kuşatılıp yakılması dolayısıyla şehirde bulunan 35 yazar, şair, saz şairi ve entelektüelin yakılarak katledilmesi ve oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar zinciridir. Şenlik kapsamında etkinliklerin bir bölümünün de Pir Sultan Abdal’ın sazının çalındığı Sivas şehir merkezinde yapılması öngörülmüştü. Bu kapsamda pek çok sanatçı dönemin Sivas valisinin özel davetlisi olarak kente gelmişti. 2 Temmuz 1993 günü öğle saatlerinde Paşa ve Meydan camilerinden çıkan gruplar organize biçimde önce etkinliklerin yapıldığı Kültür Merkezi’ne ulaşarak, bir gün önce dikilen anıtı kısmen tahrip etti. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi. Hızını alamayan ve sayısı yaklaşık 10.000’e ulaşan saldırgan grup, Kültür Merkezi’nden yeniden Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya ve slogan atmaya başladı ve ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Sayısı akşam saatlerinde 20.000 kişiye yaklaşan grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verip oteli taşladı. Bunun sonucunda camları kırılan otele sıçrayan yangın sonunda otele sığınmış olan edebiyatçı, şair ve müzisyenlerden 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi.

51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. Başından yaralanan yazar Aziz Nesin’i linç edilmekten araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü. Olaylar sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ile 2 saldırgan yaşamını yitirdi.
Tarih Boyunca Aydınlanmayan Facialar…
Katliam niteliğindeki bu olayların öncesinde ve sonrasında aydınlanmamış birçok ‘facia’ bulunuyor. Birkaç örnek verilecek olursa, 20. yüzyıl başlarında 1914 -15 Sarıkamış faciasının, 1915 Ermeni tehcirinin, 1955 6-7 Eylül olaylarının, 70’li yıllarda yaşanan terörün, Kahramanmaraş, Çorum olaylarının, 1980 darbesinin, Sivas olaylarının, 21. yüzyıl başındaki Şemdinli olaylarının vb. arka planları gibi pek çokkonunun açıklığa kavuşturulmamış ve izaha muhtaç durumda olduğu göze çarpıyor.
(Bkz; Oniki Eylül, Altı Eylül 1955)
Der: Adem Örmar
Kaynaklar
www.acikradyo.com.tr
www.wikipedia.org
- Ali Bilge, “Tarihimizde Pek Çok Aydınlanmamış Facia Bulunuyor” Açık Radyo Web Sitesi, 4 Ocak 2005.www.acikradyo.com.tr.↩︎
- Müjgân Halis, Figen Yanık, Nuh Köklü; “6-7 Eylül’den Sivas’a…” Pazar Sabah, 4 Kasım 2007.↩︎
- Ibid.↩︎
- Ibid.