Julio Cesar bir radyocu. Programlarında aşktan, arkadaşlıktan, birliktelikten ve direnişten bahsediyor. Buenos Aires’te bir akıl hastahanesinde yaşıyor. 10 yıl önce sekiz yaşındaki kızını kaybetmiş. Ve girdiği ağır depresyon sonucunda kendi isteğiyle akıl hastahanesine yatmış.
“Yaşamak, yemek yemek ya da evden çıkmak istemiyordum. Ailem beni anlamıyordu. Evde kalmak beni daha da hasta ediyordu. Ben de burada yaşamayı tercih ettim. Çünkü burada kendimi ifade etme özgürlüğüne sahibim” diyen Julio Cesar, Jose Borda psikiyatri hastahanesinde yaşarken aynı zamanda radyoculuk yapıyor. Çünkü onların ‘Radio Colifata’ (Kaçık Radyo) adlı kendilerine ait bir radyo programları var.
“Radyonun Anteni Bu Duvarları Yıkıyor”
‘Kaçık Radyo’ fikri terapiler sırasında ortaya çıkmış. Hastalar bir kayıt aletini sırayla birbirlerine aktararak istedikleri konuda konuşuyorlarmış. Bu yöntemin terapilerde sık sık kullanıldığını, ifade hakkı ve bu hakkı birbirlerine devretmenin hastalara iyi geldiğini söyleyen Doktor Alfredo aynı fikirden yola çıkarak ‘Kaçık Radyo’yu kurmaya karar vermiş. Doktor Oliviera bu yöntemin ilaçlardan çok daha etkili olduğuna inanıyor ve şöyle diyor:

“İlaçlar hastayı safdışı eder. Oysa radyo insanları özgürleştiriyor. Hastahanenin duvarları yokoluyor. Radyonun anteni bu duvarları yıkıyor.”
Radyo programcılığına başlayan hastaların üçte ikisi taburcu edilmiş. Dışarıdan tedavilerine devam eden hastaların hiçbiri tekrar hastahaneye yatırılmamış. Üstelik Kaçık Radyo bir terapi yöntemi olarak ortaya çıkmakla beraber kısa sürede müthiş ilgi görmüş ve 12 milyon dinleyiciye ulaşmış. Kaçık Radyo dinleyicilerinden biri olan taksi şoförü Hector Eduardo Costa şöyle diyor: “Bence bu insanlar sanıldığı kadar da kaçık değiller. Kesinlikle doğru şeyler söylüyorlar. Bazen yazdıkları şiirleri okuyorlar, şarkı söylüyorlar ve kesinlikle son derece ilginç.”
Kaçık Radyo’da program yapan akıl hastalarından biri olan Hugo Norberto Lopez bu yayınların halkın eğitimi açısından da önemli olduğuna değiniyor.

Lopez’e göre Kaçık Radyo akıl hastalığının ne demek olduğuna dair hurafeleri de alaşağı ediyor: “Yaşadığım mahallede benim için ‘şu kaçığa bakın!’ derler. Ama artık tam tersi. Sokaklarda bana sarılıp tebrik ediyorlar. Bu da insanların anlamaya başladığını gösteriyor.”1
Pr; Açık Dergi
Yt; 1 Şubat 2005.
- www.lacolifata.org