Merhaba, ben Jean Dominique. Ölüyüm. Haiti’de doğmuş, Paris’te okumuştum; doğduğum yerde öldürüldüm. Varlığım, yok edilme sebebimi oluşturdu.
Bir dakika… bir dakika… Daha ileri gitmeden şaşırdığınızı varsayıp izninizle bir açıklama yapmak gereğini duyuyorum. Evet ölüyüm ama, elinizdeki kitapta ve şimdi şu anda siz bu satırları okurken yeniden canlandım. Anormal bir durum yok yani, bir korku filmi izlemiyorsunuz ve Edgar Allan Poe da bildiğim kadarıyla en azından yakın sayfalarımda bile yer almıyor, rahat olun.
Efendim, ben 1930’da Haiti’de doğdum. Üniversite yıllarımda ülke dışına çıkarak Paris’te tarım eğitimi aldım ve geri döndüm. Döndüğümde kendimi köylere ve kırlara ve yollara vurdum. Köylülere öğrendiklerimi aktararak tarımsal verimliliklerini artırmalarını sağladım. Köylüye borç veren tefeciler beni bu nedenden sevmediler. Toprak ağaları da.
60’ların başında radyo yayıncılığına (Hey! Size tanıdık geliyor mu bu iş?) başladım. Bir delilik edip ülkemde seçkinlerin dili olan Fransızca yerine halkın dili olan Creole ile yayın yaptım.

Dedim, ben biraz deliyimdir, ülkemde akla gelmeyen şeyleri insanıma doğal hak görürüm; sinema ile ilgilenip kulüpler kurmam gibi. Hem de Haiti’de! Bu ne cüret! Neyse, radyonun yayını, halkın anadilinde yapılan ilk yayın oldu. Sokaktaki ve tarladaki insan, artık kendi alanı dışındaki hayatın da içine girebiliyor, bilgisini ve bilincini artırabiliyordu. Bilgi ve bilincin artması, soruların çoğalmasına, soruların çoğalması da cevap arayışlarının artmasına yol açtı tabii. Seçkinler beni bu nedenden hiç sevmediler.
Yayınlarımda ülkedeki sosyal adaletsizliklere ve dikta rejimine dikkat çekerken, ABD’nin Haiti politikalarını da eleştiriyordum. Bu yüzden çok baskı gördüm. Ağabeyim öldürüldü, ben dövüldüm. İki kez yurt dışına kaçmak zorunda kaldım. Her geri dönüşüm, bir öncekinden daha kalabalık karşılandı. Sevmeyenler değil sevenler geldi çünkü karşılamaya. Dikta beni bu sebeplerden dolayı hiç sevmedi. Eh, ABD’nin sevmesini zaten hiç beklememiştim.
Radyoda eski polis şefi Toussaint’ın suç ve yolsuzluklarının üzerine üzerine gittiğim bir dönemde, 2000 yılının Nisan ayında bu temel hak ve özgürlükler uğruna bitmez tükenmez başkaldırılarımdan illallah demiş olacaklar ki, beni öldürdüler. Yani üzerime dört kurşun sıktılar, ben de öldüm. Varlığımı sevmeyenler, yokluğumla sevinmek istemişlerdi zahir. Olmadı ama, sevinemediler.
Haiti beni sevmeyenlerin ülkesi gibi değil artık ve bunca zaman sonra hâlâ her yerde beni sevenler, inançlarımı, ideallerimi benimseyenler var. Bakın işte, hâlâ ülkemden binlerce mil uzakta basılan bu hoş kitapta bir madde olabiliyorum ben.
Eh, müsaade ederseniz sohbeti burada kesip gitmeliyim artık. Ölüyüm çünkü aslen, demiştim. Sizleri saygıyla selamlıyor, diğer maddeleri de sevgiyle kucaklıyorum. Hoşça kalın.
Vedat Ozan ile Jean Dominique