Irak Dünya Mahkemesi Basın Açıklaması

Irak Dünya Mahkemesi

10 ülkeden iddia heyeti, vicdan jürisi ve tanıklardan oluşan toplam 54 kişinin katılımıyla düzenlenen Irak Dünya Mahkemesi İstanbul Nihai Oturumu, bugün düzenlenen bir basın toplantısında karar metninin açıklanmasıyla sona erdi.

Vicdan Jürisi adına konuşan Jüri Başkanı Hintli yazar Arundhati Roy, bu savaşın tarihte yapılmış olan en haksız savaş olduğunu söyledi: “Bush ve Blair hükümetleri, dünyanın dört bir yanında milyonların bu savaşa karşı protestolarını ısrarla duymazlıktan geldiler ve dünyanın en haksız, ahlaksız ve korkakça savaşlarından birine imza attılar.”

Jüri, ABD ve İngiltere hükümetlerine aşağıdaki suçlamaları yöneltti:

  • Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin ve Nürnberg İlkeleri’nin ihlali pahasına, saldırgan bir savaş planlamak, hazırlamak ve yürütmek,
  • Irak sivil halkını ve altyapısını hedef gözetmek,
  • Ölçüsüz güç ve silah kullanımı,
  • Askeri etkinlikler ve ardından gelen işgal sırasında sivillerin yaşamını güvenliğe almamak,
  • Barışçıl göstericilere karşı ölümcül şiddet uygulamak,
  • Herhangi bir yargı süreci uygulanmadan, kolektif cezalandırma da dahil olmak üzere, cezalandırma uygulamak,
  • Irak askerlerini ve sivilleri işkence ve insanlık dışı muameleye tabi tutmak,
  • Yasadışı olarak işgal ve istila edilmiş bir ülkenin yasalarını yeniden düzenlemek,
  • Çevreyi bilerek ve isteyerek tahrip etmek,
  • Iraklı kadınların yaşama koşullarının kötüleşmesine doğrudan neden olmak,
  • Bilgi edinme hakkının kullanılmasını, Irak basınını sansürlemek de dahil olmak üzere, türlü yöntemlerle engellemek,
  • Uluslararası hukuku ihlal ederek, işkenceyi, işkenceye müsamaha gösterilecek ve yasadışı gözaltıları haklı çıkaracak biçimde yeniden tanımlamak.

Birleşmiş Milletler de Suçortağı Konumunda

Jüri, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni de koalisyon güçlerinin yasadışı davranışlarına karşı çıkmayarak, savaşı durdurmak için gerekeni yapmamakla suçladı.

Direnme Hakkı

Irak Dünya Mahkemesi Vicdan Jürisi, Irak halkının ülkelerinin yasadışı işgaline karşı direniş hakkının tanınması çağrısında bulundu. Jüri, Irak halkının işgale karşı, kendi kaderini tayin, özgürlük ve bağımsızlık için direnişinin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından meşru kılındığını söyledi.

8 Oturum, 63 Konuşmacı

İki yılı aşkın süredir dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan oturumların ardından 24 Haziran Cuma günü başlayan İstanbul’daki nihai oturumda iddia heyeti ve tanık olarak 63 kişi konuştu. 17 kişilik vicdan jürisi, mahkemeye sunulan belgeleri akşamları değerlendirdi ve sabaha dek süren tartışmalardan sonra kararını verdi.

Darphane-i Âmire’deki mahkeme sırasında altı ana konuda toplam sekiz oturum yapıldı. Bu oturumlarda konuşmacılar 51 konuda mahkemeye bilgi sundu. Oturumların ikinci günü, en hareketli ve en ilgi çeken gün oldu. Iraklı tanıkların dinlendiği ikinci günde, mahkeme salonuna Irak’ta çekilmiş onlarca fotoğrafın yer aldığı film şeridi şeklindeki bir pankart getirildi ve bugün hayatta olmayan insanların fotoğrafları önünde bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Irak’ın yasadışı işgali üzerine dünyanın farklı ülkelerinde 20 ayrı şehirde düzenlenen 20 oturumun sonuncusu 24-26 Haziran 2005 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

Nihaî Oturumun Ardından Açık Radyo’da Bir Değerlendirme:

İnsanlığın ortak vicdanı geçen hafta sonu bizim buralardaydı ve küçük bir “gövde gösterisi’ yaptı. Hiçbir ‘oluşum’a bağlı olmayan, aralarında gönüllülük bağı dışında hiçbir hiyerarşik ilişki bulunmayan dünya insanlarının canlı ve heyecanlı çabalarıyla bir ‘mini mucize’ gerçekleşti İstanbul’da ve tarihe bir dipnot düşüldü. Tarihin oluştuğunun hissedildiği anlarda ‘şimdi ve burada’ olmak, kendisini bir gazeteci olarak gören o garip yaratıkların belki de en büyük düşüdür. Irak Dünya Mahkemesi’nin İstanbul’da, Darphane-i Âmire’deki Nihaî Oturumu da öyleydi işte. Düşle tarih arası bir durum.

Vicdan Jürisi’nin kararı, her şeyi özetliyor sayılabilir: Çok küçük, çok zengin ve çok güçlü bir kuvvet yumağı ile bu yumak çevresinde yuvalanmış birtakım kuvvet ve servet tapınıcıları dışında kalan herkesin, yani hepimizin, her gün içinden geçeni özetliyordu ‘özet karar’:

“Tarihin en haksız, ahlâksız ve korkakça savaşlarından biri gerçekleştirildi….BM Antlaşması ve uluslararası hukukta belirtilen ilkelere göre, işgale karşı halk hareketi meşru ve makûldür.”

Özet Karar’ın 10 maddelik ‘Tavsiyeler’i de aynen öyle: Hepimizin her gün içinden geçenler:

  1. İşgalciler, hemen ve bilakaydüşart çekilmelidir.
  2. İşgalciler yaptıkları korkunç yıkımı tazmin etmelidir.
  3. İşgaldeki tüm sözleşme ve kurumlar geçersiz sayılmalıdır.
  4. Tüm ABD hapishane ve işkencehaneleri kapatılmalı, mahpusların adları ve hakları onlara geri verilmelidir.
  5. Savaş ve insanlık suçluları hakkında kapsamlı soruşturma yapılmalıdır.
  6. Bu yasadışı savaşa katılan medya mensupları, medya kuruluşları ve bu savaştan çıkar sağlayan şirketlerin yöneticilerinden hesap sorma süreci başlatılmalıdır.
  7. İnsanlar, bu savaştan doğrudan kâr elde eden tüm ABD ve İngiliz şirketlerine karşı harekete geçmelidir. Ofis kapatma, ürettiklerini boykot, hissedarlarına baskı gibi eylemler meşrudur.
  8. Ordu mensupları askere alınmayı ve yasadışı savaşa katılmayı reddedebilirler.
  9. ABD dışındaki Amerikan üslerinin kaldırılması kampanyası güçlendirilmelidir.
  10. Tüm dünya halkları, hükûmetlerinin Irak’taki işgale destek verme girişimlerine direnmeli ve bunu reddetmelidir.

Liderlerin, ülkelerin, bireylerin ve kurumların, hukukun üstüne çıkmaları kötüdür. Hukuka ve adalete aykırı savaş ve saldırı olması kötüdür. İnsanları öldürmek, yaralamak, sakatlamak, onları yerlerinden yurtlarından etmek kötüdür. Doğayı yakıp yıkmak, kirletmek kötüdür. Böyle şeylere yataklık etmek kötüdür. Bütün bunlara yol açacak alan haberler yapmak, yalan söylemek kötüdür. Bütün bunlardan kazanç sağlamak kötüdür. Bütün bu kötülükleri yapanların, yaptıklarının bütün sonuçlarına katlanması gerekir ve bu iyidir, çünkü barış ve adalet iyidir.

Açık Radyo Darphane-i Âmire’de kurulan geçici stüdyodan mahkeme boyunca canlı yayın yaptı.↩︎

Irak Dünya Mahkemesi Nihaî Oturumu İstanbul’dan rüzgâr gibi geçti. Katılan insanlar şaşırtıcı zenginlikte bir çeşitlilik sergiliyordu. Bilgi, sezgi, duyarlık gibi erdemlerin yanı sıra, belki de hepsinden önemlisi, büyük bir ahlaki cesarete sahip olan bu olağanüstü ve olağan dünya insanlarının güçlü nefesinden oluşan rüzgârı soluduk, moralimiz yükseldi, geleceğe daha umutlu bakmamız mümkün oldu.1

Ömer Madra

1500 Kişi Darphane’de

Darphane-i Âmire, üç gün boyunca 1500’ün üzerinde konuğu ağırladı. Mahkeme salonu olarak kullanılan bölümün dışında da yoğun bir hareket yaşandı. Salona sığmayanların, içerideki konuşmaları büyük ekrandan ve simültane çeviriyle izlediği kafeteryanın ‘tribünleri’ hep doluydu. Basın odası olarak ayrılan iki salonda 150’den fazla medya çalışanı haberlerini yazarken WTI gönüllüleri de web sitesine yüklenen haberlerle tüm medya için haber ajansı görevini üstlendi. www.worldtribunal.org adresinden canlı yayınlanan Mahkeme bütün kıtalarda on binlerce kişi tarafından izlendi. Darphane’nin tarihî atmosferinde, özellikle televizyoncuların rahat çekim yapabilmesi için düzenlenen röportaj odaları hiç boş kalmadı. Sergi salonları da 1500 izleyici ağırladı.

Irak Dünya Mahkemesi Basın Açıklaması

27 Haziran 2005.

İstanbul


  1. Ömer Madra; “Rüzgâr Gibi Geçti” Açık Radyo Online, 27 Haziran 2005.www.acikradyo.com.tr
Paylaş:

Önceki Yazı

Interstate 61

Güven İlter
Amerika Birleşik Devletlerindeki 61 numaralı karayolu, Route 66 ile birlikte müzikle, özellikle blues ile en çok özdeşleşmiş eyaletler arası karayoludur.…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Ivan Illich

Ümit Şahin
(1926-2002) Modern yaşamın kökenlerine ve temel dayanaklarına yönelik radikal bir eleştiri anlayışı geliştiren Ivan Illich, yirminci yüzyılın en çok tartışma…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Vicdan

Şenol Ayla
“Vicdan hepimizi korkak yapıyor.” Hamlet, William Shakespeare . Serol Teber . Der; Şenol Ayla . Pr; Didik Didik Freud .…
Devamını Oku

Mehtâbiye

Fikret Bertuğ, İncila Bertuğ
Boğaziçi, İstanbul hayatına 16.yüzyıldan sonra girmeye başladı. 16.-17. yüzyılda Boğaziçi’nde Göksu, Tokat, Sultâniye, Çubuklu, Kandilli, Kuleli, Çengelköy ve Beylerbeyi gibi,…
Devamını Oku

Chanson

Donat Bayer
Gotik Çağ, tüm Ortaçağ Avrupa’sında sanat ve düşüncenin incelik ve zarafetle buluşmasını sağlarken, o güne kadar sadece dövüşmek ve avlanmak…
Devamını Oku

Flâneur

Ayfer Tunç ile söyleşiden
Sait Faik benim belki de Türk edebiyatının en büyük ‘flâneur’ü. Flanör kavramını belki biraz açmak lazım. Walter Benjamin’in hediye ettiği,…
Devamını Oku