İnsan Zekâsı, Dünya nereye gidiyor? Acaba tek yönde mi gidiyor? Bence değil, sorun da zaten oraya buraya çekiştirilip farklı yönlere gitmesinden kaynaklanıyor. İlle de tek bir noktaya parmak basmam gerekirse basit bir şekilde şöyle diyebiliriz, insan uygarlıkları çok imparatorluklar görmüştür, imparatorluklar gelmiş geçmiştir, imparatorluklar da âdeta bir fizik kanunu gereği çok yayıldıkları zaman artık kendi içlerinden patlamayla yok olmaya gitmişlerdir. Ancak şunu da bilmek gerekir, tarihteki imparatorlukların hiçbiri bir öğleden sonralık vakit içerisinde dünyayı havaya uçuracak bir imkâna sahip değildi, dünyayı berhava edecek bir durumda değillerdi ve galiba bugün yüz yüze olduğumuz en büyük tehdit de bu. Esas olarak insan zekâsı, insanın var olma içgüdüsünün üstesinden gelmekte. Tsunami olduğunda insanlar aslında neyin geldiğini görme yetisinden de fazlasını kaybettiler. Hayvanlar bunu fark ettiler ve hepsi kurtuldu ama insanlar artık bunu fark edemiyorlardı.1
Arundhati Roy
“Sadece iki şey sonsuzdur: Kâinat ve insanın aptallığı; birincisinden de emin değilim.”
(Albert Einstein’a atfedilmektedir.)
“İnsanlık tarihinde öyle bir döneme giriyoruz ki, bu dönem, zeki olmanın aptal olmaktan daha iyi olup olmadığı sorusuna bir cevap getirebilir. En iyimser ihtimal, bu sorunun cevapsız kalması: Çünkü, kesin bir cevap çıkarsa, bu, insanların “biyolojik bir hata” olduğu, kendilerine ayrılmış 100 bin yıllık süreyi kendilerini ve bu süreç içinde başka pek çok şeyi yok etmekte kullandıkları cevabından başkası olamaz.”2
Noam Chomsky
. Der; Zeynep Damar .