Ömer Madra arayıp da Açık Kitap için hakkında bir yazı yazmamı isteyinceye kadar, babamın Açık Radyo’da program yapmış olduğu tamamen aklımdan çıkmıştı. Aynı dönemde aynı radyoda konuşuyor olmamıza rağmen birbirimizi hiç dinlememiş olduğumuzu itiraf etmeliyim. Yine de onun düşünsel serüveniyle ilgili çok küçük ipuçları verip neler söylemiş olduğuyla ilgili bazı varsayımlarda bulunabilirim.
Herşeyden önce Cumhuriyet’le aynı yıl doğmuş birinden söz ediyoruz. Liseyi Millî Şef’in büyük oğluyla aynı sınıfta okumuştu ve düşünce sistemi Batı aydınlanma geleneği içinde biçimlenmişti. Hukuk Fakültesini bitirip Avukatlık stresiyle boğuşmaya başlamasından yıllar sonra, yoga aracılığıyla Doğulu aydınlanma geleneğiyle tanışacaktı. Hindu Yoga düşüncesinden Buda ve Öğretisi’ne doğru gelişen bu düşünsel yolculuk Hindistan’ın doğusuna yönelerek genişleyecekti. Çin ve Japonya’da yeşeren Zen Budizm aynı zamanda ilk kitabına da adını verecekti. Bu aşamadan sonra Yol Yayınları’nı kurarak Doğu düşüncesini Türkiye’ye tanıtmayı nerdeyse bir misyon olarak görecekti.
Soyadı kanunu çıktığında Buda soyadını alan Ömer Hilmi beyden yaklaşık yarım asır sonra, Doğu Düşüncesinin Türkiye’de daha yaygın biçimde tanınmasına öncülük eden ilk kişi İlhan Güngören’dir. Batılı Aydınlanma (illumination) geleneği üzerinden Doğulu Aydınlanma (nirvana) arayışına yönelen düşünsel serüveni de, 90’lı yıllara gelindiğinde Taoculuk’ta en içten ifadesini bulur ve Taocu seks deyince işte orada durur.
Bu son dönemin Açık Radyo’nun ilk dönemiyle çakıştığını göz önüne alarak, 94.9 frekansında hangi konu üstünde durmuş olduğunu tahmin edebiliyorum. Türkiye’de radyoculuğunun ilk özgür döneminde, Taoculuğu da bir yana bırakarak, tüm çıplaklığıyla seks ve cinsel özgürlük üstüne haftalar boyunca konuşan ilk kişi olarak yazılı olmayan tarihte ve belirli sayıda dinleyicinin belleğinde büyük olasılıkla yerini almıştır. Ahmet Güngören .