Yeryüzü yüzeyinde ve dünyanın bütün okyanus ve sularında maddenin ortak ve yaygın rastlanan bir hali. Hidrojen, karbon, oksijen, azot, kükürt ve fosfor gibi yaygın elementlerin yanı sıra, eser miktardaki pek çok diğer element ve unsurun çok çapraşık bileşimlerinden oluşur. Hayat formlarının pek çoğunu, daha önce bu konuda hiçbir deneyim yaşanmamış olsak dahi, derhal fark edebilir, çoğunlukla da onları yiyebiliriz. Ne var ki, bağımsız bilim adamı James Lovelock’un belirttiği gibi, hayat hali, kendisini formel bir fiziki tanıma kavuşturma yönündeki tüm çabalara bugüne kadar direnmiş, bir türlü tanımlanamamıştır. (Bkz; Gaia)
Bilgi Açığı
Belki biraz da bu yüzden, biyolog E.O. Wilson’un dediği gibi, bir anlamda Dünya hakkındaki bildiklerimiz, Mars hakkında bildiklerimizden çok daha az sayılabilir. Yeryüzündeki hayat biçimlerinin ezici çoğunluğu hâlâ keşfedilebilmiş değil çünkü ve bu formların insan türü için taşıdığı (taşıyabileceği) anlam ve önemi de bilmiyoruz. Ama, bu ‘bilgi açığı’ çok önemli. Zira, Wilson’a göre, ‘çevremizde’ yaşayan dünyayı bugünkü bilgi(sizlik) seviyemizle tam olarak kavramamız ve onu koruyabilmemiz asla mümkün olmayacak. Biyologların adlandırıp sınıflandırdığı bitki, hayvan ve mikro organizma türlerinin sayısı 1,8 milyon. Bu, toplam tür sayısının yüzde 10’unu ya da daha azını oluşturuyor. Keşfedilmeyi bekleyen tür sayısı hakkındaki kaba tahminler 10 milyon ile 100 milyon arasında değişiyor. Yani, halihazırda, çevremizin geleceğine doğru kör uçuş halindeyiz.
Hayat Ansiklopedisi
2007 baharında Hayat Ansiklopedisi adında yeni ve çok kapsamlı bir proje başlatıldı. Geri kalan yüzde 90 türün belki de bir insan nesli içinde, 25 yılda keşfedilmesini mümkün kılmayı amaçlıyor. Bir gün, yaşayan organizmalara ilişkin tüm bilgilere tek bir portalden erişim olanağı yaratılabileceği umuluyor. Hızla hareket edilmesi de elzem görünüyor; çünkü ekosistemler ve türler hızla ortadan kaybolmakta. Bu yıkımın başlıca sebepleri şunlar: doğal habitatların yok edilmesi, çevre kirlenmesi, nüfus fazlası, aşırı avlanma ve balıkçılık… Bunların yanı sıra karınca, zebra midyeleri, bakteriler ve virüsler gibi istilacı türlerin çoğalması da önemli bir neden. Yalnızca insan kaynaklı iklim değişikliğinin, önümüzdeki 50 yıl içinde yeryüzündeki türlerin dörtte birini yok edeceği hesaplanıyor.
Mühlet: 10 Yıl
Hayat Ansiklopedisi, çok iddialı bir mühlet getiriyor önümüze: 10 yıl. Bilinen 1,8 milyon tür hakkındaki temel bilgilerin tümünün 10 yıl içinde organize edilip bir veri bankasında toplanmasını öngörüyor. Bunun gelecekteki hayatı korumak için ‘hayati’ önemi var. Ancak, iklimbilim camiasından da aynı derecede hayati bir başka mühlet daha var: O da 10 yıl. Buz ve buzullardaki ‘albedo saltosu’na bağlı olarak Kuzey ve Güney Kutuplarında yaşanabilecek çöküşle ve buna bağlı olarak deniz seviyelerindeki büyük yükselişe bağlı olarak geri döndürülmez ve kontrolden çıkmış tehlikeli iklim değişikliğine yönelik radikal önlemleri almamız için de sadece 10 yıl kaldığı bildiriliyor. (Bkz.: Küresel Isınma)
İnsanlık ve geri kalan tüm hayat biçimlerini koruma altına almak için son döneme girilmiş gibi. Çok çalışmamız gerektiği açık. Her halükârda nefes nefese geçecek, adrenalin yüklü bir 10 yıl var önümüzde.1
Der; Ömer Madra
- James Lovelock ve Edward Oswald Wilson’ın kitap ve yazılarından derlenmiştir.
