Faruk Pekin

Gezgin

Tatil yapmak, hatta tatil yapma hakkı, refah devleti ile yaygınlaştıran alışkanlık. Tatilin zorladığı bir kavram ise turizm. Günümüzde söz konusu olan kitle turizmi. Hiçbir şeyi aramaya ya da yaratmaya gerek yok. Her şey senin için hazırlanıp önüne sürülüyor. Onlar tasarlıyor, biçimlendiriyor, kalıbına döküyor, standartlaştırıyor. Tatil köyleri, ‘her şey dahil’ler, ‘animasyonlar’, ‘açık büfe’ler… Tatil yaparken yorulma, özgürlük yerine daha fazla hapislik.

Alternatifi var elbette. Tatil yerine gezgin olmak. Kültürleri tanımak, kâinatın tüm renklerini ve de tüm seslerini keşfetmek.

Feodal dönemin sonlarında, kapitalizmin yükselişinin başlarında Avrupalı soylular, ‘Şu şu ülkeleri gezdim’ havası attılar. Saraylarında Çin, Japon, Uzakdoğu odaları oluşturuldu, Afrika avları sergilendi. 19. yüzyılın ikinci yarısında İtalyacılık, Eski Yunancılık, Romacılık öne çıktı. Kimileri arkeoloji hastası oldu. Osmanlı toprakları, Uzakdoğu, İpek Yolu, Sibirya, Moğolistan ‘kültür avcıları’nın yeni coğrafyasını oluşturdu. Bu kültür serüvencilerini yola çıkaran maddeler ve olayın arka planı çok net idi. Zaman hızla ilerledi. Uygarlık yaratanların taşınabilir zenginlikleri metropol müzelerine dolduruldu. Ama yine de bu coğrafyalar hâlâ yeni kâşiflerin hedefleri olmaya devam ediyor.

‘Kültür gezileri’ günümüzün olayı. Ama burada da tuzaklar var. Kültür gezileri derken konseptin içini boşaltan; her şeye, her kültür öğesine yalnızca bakarak geçen ‘biz de kültürlüyüz abi, biz de Roma’yı gördük’ dedirten sonra da ‘shopping’i pazarlayan anlayışlar.

Ama diğer yanda “önemli olan görmek değil, algılamaktır” diyen farklı bir anlayış var. Derinliği öne çıkaran, halkların gerçek kültürüne saygı duyan bir ‘kültür gezileri’ anlayışı.

Global kapitalizmin tüm kuşatmasına rağmen turizm kavramı da yenileniyor. Artık ‘sosyal turizm’ kavramı somutluklar kazanıyor. ‘Eko-turizm’, ‘sorumlu turizm’, ‘sürdürülebilir turizm’ kavramları enine boyuna tartışılıyor, günlük pratiğe giriyor…

Gezgin; tarih, arkeoloji, güzel sanatlar, kültürel etkinlikler ve güncel yaşama ağırlık vererek gezer. Doğa-tarih-insan bütünselliğini öne çıkarır, gezerken aktif biçimde dinlenir, dinginleşir. Böylece ‘tatiller’, geziler farklı bir anlam kazanır, yaşamda yeni parantezler açılır, yeni köprüler kurulur. Bu geziler çerçevesinde kent bilinci, kültür bilinci gelişir; tarihsel, arkeolojik, kültürel mirasa; tarihi eserlere ve çevreye sahip çıkılır.

Rumi’nin dediği gibi: “Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel”. (Bkz; Turizm) . Faruk Pekin .

Paylaş:

Önceki Yazı

Sonraki Yazı

Gilles Peterson

Ahmet Güneş
4 Hero, Arif Mardin, Cinematic Orchestra, Da Lata, Dj Shadow, Dublex Inc., Gotan Project, Greyboy, Jazzanova, Koop, London Electricity, Massive…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Entelektüel

Ömer Madra
Tanınmış deprembilimci Ross S. Stein, meslekdaşı Aykut Barka’nın ölümünün ardından, onun üniversitesinin rektörüne Amerika’dan sıcağı sıcağına bir başsağlığı mesajı gönderdi.…
Devamını Oku

Godzilla

Godzilla ile söyleşiden
40’lı yıllarda Japonya’da dünyaya geldim. Doğum tarihim ne yazık ki tam olarak bilinemiyor. Asım adım ise Gojira, ama Amerika’da, Avrupa’da…
Devamını Oku

Nükleer Serpinti

Çağrı Akyurt
‘Fallout’ kelimesinin dilimizdeki karşılığı ‘nükleer serpinti’; yani bir nükleer silahın patlaması ya da bir nükleer kazanın gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkan…
Devamını Oku