Tan Morgül

FC Sankt Pauli

1910 yılında Hamburg şehrinin takımı olarak kurulan Sankt Pauli, maçlarını 20.735 kişilik Millerntor Stadion’da oynuyor. Renkleri kahverengi-siyah. Amblemleri korsan usulü kuru kafa ve iki çapraz kemik. Lakapları ‘anarşistler’ ve ‘kurukafa’. Futbolun yanında ragbi, amerikan futbolu, softball, hentbol, bisiklet, satranç branşlarında da faaliyet gösteren kulübün endüstriyel futboldan kıllanan camia için değerlenmesi ise 1980’lerin ortasına tekabül eder. Bu tarih, St. Pauli’nin ‘bir kulüpten’ öteye geçişini belirler. Kulübün yerinin şehrin gece hayatının ve genelev mahallesinin olduğu yere taşınması, alternatif taraftar camiasının da ilgisine mazhar olmasına neden olmuştur. Bu yeni taraftar yüzüyle St. Pauli’nin oynadığı her maç, maçtan çok; solcu, anarşist, punkçı ve bilumum ötekilerin akredite olduğu bir parti ortamına dönüşmüştür.

Klişe deyimle, Bundesliga’nın (Alman süper ligi) asansör takımıdır. Lakin bulunduğu her ligde oynamaktan keyif alan bir maç kadrosu ve taraftarı vardır. St. Pauli’de futbol bir oyundur, bir eğlencedir, bir haykırıştır. İlle bir başarı notu düşülecekse. B. Münich’i 2002’de 2-1 yendikleri maç, not olarak düşülebilir. Ki, futbolun keyif tacirleri için bu oldukça leziz bir başarıdır.

St. Pauli’ye Dair Kısa Notlar

  • St. Pauli Almanya’da sağcı, milliyetçi ve ırkçı faaliyetleri kulübün tüm faaliyetlerinin bulunduğu alanda resmen yasaklayan ilk kulüptür.
  • 1981’de 1600 taraftarla ‘takılan’ St. Pauli 90’ların sonunda 20 bin koltuklu tribününü tıklım tıklım doldurabilmektedir.

    FC Sankt Pauli amblemi.↩︎
  • Birçok yardım faaliyeti organize eden kulübün kampanyalarından biri de Küba’daki okullara yönelik içme suyu sağlayıcıları için para topladıkları ‘Viva Con Agua de Sankt Pauli’ kampanyası idi.
  • 2005-2006’da Almanya Kupası’nda büyük başarı göstererek yarı finale kadar yükselmişler, yarı finalde B. Münich’e elenmişlerdir. Bu başarılı seri sırasında kulüp, 2005’te Bild’in “We are the pope” (Biz papayız) manşetine ithafen, “We are the cup” (Biz kupayız) tişörtü bastırmıştır.
  • Kulübün anayasasında da vurgulanan anti-faşist, anti-ırkçı, anti-seksist ve yabancı düşmanlığına karşı duruşa taraftarlar çıktığı da tamı tamına sahip çıktığı için, kulübün dış saha ve bazı iç saha maçları sağcı gruplarla çatışmalara sahne olur.
  • Yapılan çalışmaya göre kulübün dünya çapındaki taraftar sayısı 11 milyondur. Kayıtlı 100 fan kulübünün çoğu yurt dışındandır. Kulübün bazı ünlü destekçileri de vardır. Asian Dub Foundation müzik grubu konserlerinde sürekli St. Pauli flaması kullanır. Chumbawamba üyeleri St. Pauli’ye sempatilerini sürekli ifade ederler. The Sisters of Mercy grubundan Andrew Eldritch kulübün hem sıkı bir taraftarı, hem de sponsorudur.
  • St. Pauli’nin içeride oynadığı maçlar AC/DC’nin ‘Hell’s Bells’ parçasıyla açılırken, her gol sonrası Blur’den ‘Song 2’ parçası ile stadyum büyük bir mosh pit’e1 dönüşür ve tüm stad kendinden geçer. Bunun yanında Japonca şarkılar, ‘Bandera Roja’ ve ‘Çav Bella’ (Bella Ciao) gibi şarkılar da rengârenk flamalar, kurukafalı, kızıl/siyah, Che’li bayraklar arasından duyulur. Taraftarların yaptıkları şovlardan birinde de kullandıkları ponponlar, çöplerden topladıkları kâğıt artıklarından hazırlanmıştı. Yani Millerntor- Stadion’da ‘geri-dönüşümlü’ gösteri ürünleri kullanılır.
  • En büyük rakipleri SV.Hamburg’tur (kırmızı donlular). Celtic’e kardeş kulüp muamelesi çekerler. Hansa Rostock’taki dönemsel neo-nazi taraftar yoğunluğu nedeniyle ise bu kulübü hasım bellemişlerdi.
  • Hâlâ elektronik skorbordları olmaması ile övünürler. Her gol sonrası, bir çalışan, maç skorunu eliyle panoya yerleştirir.
  • Kulübün gey başkanı Corny Littman, başkanlığının yanısıra yıllardır Alman tiyatrosunun aktif simalarından biridir.
  • Bizden Deniz Barış ve Cem Karaca gibi manalı isimlere sahip futbolcular da buradan yetişmiştir. Yenilerden de Uğur İnceman St.Pauli kökenlidir.

Tan Morgül 


  1. Punk, alternatif rock, heavy metal gibi sert müzik türlerinde yapılan, insanların kendisini sağa sola savurarak birbirlerinin üzerine atılmasına, itişip çarpışmasına dayalı dansa ‘mosh’ adı verilir. Sahne önünde ‘mosh’ yapmak isteyen dinleyicilerin toplandığı alan ise ‘mosh pit’ olarak adlandırılır.
Paylaş:

Önceki Yazı

Eyyâm-ı Bâhûr

Ömer Madra
Çocukluğumuzun sahil kasabalarında bütün ‘çete’nin yüreğine ürpertili bir heyecan salan büyülü sözcükler. Heyecan, güneşin yeni göveren tuzlu küçük bedenlerimiz üstüne…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Fikrî Mülkiyet

  Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hukuku ve Yeni Sömürgecilik Ortadoğu, giderek yalnız kalmakla birlikte, askerî ve –şimdilik– ekonomik açıdan güçlü olan…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Tarzan

Zeynep Damar
  Ormanlar Kralı Haftabaşında radyoda Disney’in Broadway’deki yeni Tarzan prodüksiyonu üzerine bir program dinledim. Ormanlar kralı benim büyüdüğüm yıllarda pek…
Devamını Oku

Ekolojik

Victor Ananias
Gittikçe doğadan, doğal döngülerden uzaklaşan yaşamlarımızda bir ‘ekolojik’tir gidiyor. Gıda, tatil, mimari, sivil hareket gibi bir çok alanda bu kelimeyi…
Devamını Oku

Kozmik Ego

Goa Gil
Bu dünyada yaşayıp bu dünyaya ait şeyleri kullanabilirsiniz –onlara bağlanmayın yeter, hepsi bu. Olay onları araç olarak kullanmakta. Ego ve…
Devamını Oku

Garip Meyve

Seda Binbaşgil
  Güney’in ağaçlarında yetişir garip bir meyve, Ağacın yapraklarında kan, köklerinde kan, Ve kara beden, güneyin melteminde sallanan, Kavak ağaçlarından…
Devamını Oku