26 Eylül 2005
Avi Hallgua

Ermeni Konferansı

‘İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri:Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları’ başlıklı konferans, nam-ı diğer ‘Ermeni Konferansı’ uzun bir ‘muharebenin’ ardından Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşti. Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in ‘hain’li, ‘arkadan hançer’li açıklamaları sonucunda ertelenen konferans, Boğaziçi Üniversitesi’nde üç güne yayılarak gerçekleştirilecekti. Ancak bir idare mahkemesi bilimsel yeterlililiğin noterli tasdikini isteyince düşeyazan toplantı, kısa bir bocalamanın ardından bir günlük gecikmeyle  başlayabildi. Akademik özerklik ve ifade özgürlüğünün ‘namusu’ da bu hızlı karar sayesinde kurtuldu…

İki gün süren konferansta 52 sunum yapıldı. Toplantıyı kabaca özetlemek gerekirse, Anadolu Ermenilerinin 19 ve 20. yüzyılda yaşadıkları toplumsal değişim ve bu sürecin sonuçları üzerine söylenebilecek pek çok şey çeşitli açılardan irdelendi denilebilir. Sunumların içeriğinden çok ‘Ermenilerin soyu Türkler tarafından kırıldı mı?’ sorusunun katî cevabını isteyen ‘skor meraklıları’ için baştan şunu söyleyebiliriz ki bu konferansı takip etmeyerek pek bir şey kaçırmış olmadılar. Ancak, imparatorluktan millî devlete geçiş sürecini Ermeni cemaatlerinin nasıl yaşadığını merak edenler için aynı şeyi söyleyebilmek zor.

‘Dilekçe veren faşizm’, protestosunu da taş-sopa yerine yumurta-domatesle yapıyordu.

Katılamayanlar İçin 15 Soruda Konferans

  1. Hikâyeci Ömer Seyfeddin’in 1913-14’te Balkan savaşlarının ardından kaleme aldığı ‘Primo 1’ ve ‘Primo 2 Türk Çocuğu’ hikâyesinin II. kısmının sonunda, milliyetçiliğini yeni keşfeden Türk çocuğunun, kendisini yürürken gördüğü rüyada:

a) Bacaklarında hissettiği ıslaklık neydi

b) Bu ıslaklıkta neyin aksi vardı?

  1. 1896 yılında iki korumayı öldürerek İstanbul’da Osmanlı Bankası’nı silahla basan Ermeni tedhişçilerden Armen Garo, ‘can pazarlığı’ yaptığı Fransız müdüre:

a) Bu banka baskınını hangi finansal amaçla yaptığını söylemişti?

b) Müdür, bu baskının çok sayıda Ermeni’nin ölmesine yol açabileceğini söylediğinde,

Ermeni tedhişçi neden “daha iyi ya!” demişti?

  1. Birinci Dünya Savaşı’nda görev yapan, bazı işleri yapmaktan kaçındığı için görevden ayrılan ve bunun için tutuklanan, ama firar edip İran’a kaçan, orada mevcut tedhiş hareketlerinde tehlikeye düşen Kurtuluş Savaşı kahramanlarından bazılarını kurtaran, Afgan Misyonu’na katılan Ruşeni Bey:

a) Hangi örgütte çalışıyordu?

b) Onca yıllık nefes kesen serüvenden sonra çalıştığı yerler konusunda kayıt

olmamasına rağmen, emeklilik için verdiği dilekçede kimlerin ismini zikredince jet

hızıyla emekliliği tamamlanmış ve Kudüs Konsolosluğu’nda yıldırım hızıyla göreve

atanmıştı?

  1. Kütahya Mutasarrıfı Ali Faik Bey, ağabeyi Süleyman Nazif’in de aralarında bulunduğu İttihatçı hükûmetin, Ermenileri göç ettirme emrini yerine getirmemek için:

a) Nasıl bir yol bulmuştu?

b) Emre itaatsizlik üzerine payitahta çağrıldığında, İstanbul’a gitmeden önce insanları

toplayıp onlara ne demişti?

c) Ali Faik Bey’in memleketine dönüşünde neler oldu?

d) Neden orada onca aile arasında tek bir aile tehcire uğradı?

  1. Tarihin en renkli simalarından romancı, hikâyeci, çevirmen, feminist, hümanist, hemşire, sosyalist(?) Zabel Esayan’ın, İstanbul, Ayaş, Çankırı, Zor, Paris, Bakû ve başka birçok şehirde ve yıkıntılar arasında, inanılmaz serüven ve anlatılarla dolu olarak geçirdiği hayatı:

a) Hangi ‘kamp’ta ve nasıl sonlandı?

b) Zabel Hanım’ın hangi romanı Halide Edip Hanım’ın bir romanıyla aynı adı taşır?

  1. Tarihçi Mete Tunçay’ın dedesi Yusuf Efendi Van’da kimler tarafından öldürülmüştü?
  2. Reform peşinde koşan milletvekili Zoğrap Efendi kimler tarafından öldürülmüştü?
  3. Paris’te bir akıl hastanesinde ölen besteci Komitas’ın heykelinin fotoğrafına hangi gazetede fotomontajla köpek işettirilmişti?
  4. Türk Dışişleri hangi olaydan dolayı tarihinde ender olarak uzlaşıcı görünmenin rahatlığını yaşıyor?
  5. ‘Alman pasaportu taşıyan Türk’ diye adlandırılan Almanya milletvekili kimdir?
  6. ‘Sosyal Ölüm’ nedir?
  7. Tarihçi Alan Moorehead’in ‘Gelibolu’ kitabının Türkçe çevirisinde hangi 3 sayfa ‘atlandı’?
  8. Avukat Fethiye Çetin’e, Amerikalı Richard neden ‘teyzem kızı’ diye hitap ediyor?
  9. ‘Yersizleştirme’ nedir?
  10. Eski Sağlık Bakanı Dr. Cevdet  Aykan, Konferans’ın birinci gününün sonunda, evine dönerken, Kadıköy vapurunda kendisine “Konferans’ta ‘jenosit’ konusunda ne konuşuldu?” diye soranlara ne cevap verdi?…1
‘“İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” Konferansı – İstanbul Bilgi Üniversitesi, 24-25 Eylül 2005.↩︎

Sabah 8:30’da gün boyu kampüsün önünde bulunacak olan ‘milliyetçiler’ çoktan yerlerini almışlar, simaen tanıdık buldukları kişilere taaruza başlamışlardı. İdeolojileri açısından tabiidir ki, izleyici, konuşmacı gibi ‘ince’ ayrımlar yapmaya gerek görmeden tanıdıkları yüzleri protesto ettiler. Murat Belge’nin sunumunda belirttiği gibi ‘dilekçe veren faşizm’, protestosunu da taş-sopa yerine yumurta-domatesle yapıyordu. Doğrusu toplantı, ve dolayısıyla geleceğe dair yeşeren umutların temel besini de, bu protesto ve engelleme çabalarının geçmişle mukayese kabul etmeyecek kadar ‘hukuka uygun’ olmasıydı.

Basında Ermeni Konferansı

Gerçekleştirilen toplantıyla gazetelere yansıyan toplantı nedense aynı toplantı değildi… Medyanın aksiyon merakı Türkiye politik tarihi açısından büyük öneme sahip olan böyle bir toplantıda dahi nüksetmişti. Belli başlı 25 gazetenin büyük bölümü ‘sıkıcı sunumlar’ yerine hareketi tercih etmiş, yaşanan iki gergin olayı toplantının kendisi olarak sunmayı uygun bulmuşlardı. ‘Derin milliyetçi’ gazeteler, doğal olarak protestoların çapını geniş göstermiş, katılımcıları da ‘vatan haini’ ilan etmişlerdi. Bu cenahtan, kantarın topunu ziyadesiyle kaçıran ise Yeni Çağ gazetesi oldu. Gazete ‘hedefleri’ belirlemiş olacak ki, “Bunları tarihe not edin” manşetiyle katılımcıların fotoğraflarını yayınladı. Takvim gazetesi daha ironik bir dili tercih etti ve manşetten “Eksik olmasınlar, aydınlar sayesinde Ermenileri nasıl katlettiğimizi öğreniyoruz” diyerek konuya dair herşeyin bilindiğini ima etti. Şakacı sağ gazeteler, atılan yumurta ve domateslerden ‘omlet’ esprileri türetti.

Ana akım medya ise tarafsızlığını korumaya özenle dikkat etti. Cuma günü mahkeme kararına gösterdikleri sert tepkinin ardından, ‘desteğe’ devam etmek politik olarak doğru görülmemişti… “Konferans tartışmalı başladı” ya da “Konferans sancılı başladı” genel manşet olarak tanımlanabilirdi. Haber içeriği ise daha çok polemiklere ayrılmıştı. İçerik biraz yitirilmiş olsa da, en azından bu sayede ‘dengeli yayıncılık’ korunmuştu. Milliyet ve Radikal’in bu çerçeveyi pek önemsemediğini de not düşmek gerek. Her iki gazete de elden geldiğince içeriğe yoğunlaşmayı tercih etmişti.

Asıl şaşırtıcı haberler ise ‘sol’ gazetelerdeydi. Evrensel gazetesi “Konferans tartışmalı başladı” manşetiyle duyurduğu haberinde, alt başlık olarak ‘sataşma’ ve ‘protestoları’ öne çıkardı. Birgün gazetesi ise konferansı manşete taşımadı, kendi gündemini oluşturdu; mini haberinin manşeti ‘Zevahir kurtuldu’ idi.

İçinden Ermeni Konferansı

Bir konferans böyle geçti… Bu konuda toplumsal bir öğrenme sürecine ihtiyacımız olduğunu ise, toplantıyla birlikte ‘medyatik’ olan ‘protestocu Fatma Hanım’ sayesinde daha iyi anlamış olduk. Açılış konuşmalarıyla birlikte protestoya başlayan Fatma Hanım 12 saat boyunca toplantıyı takip etti. Ancak geçen süre içinde daha fazla söz istemek yerine gittikçe daha fazla not alarak. Cumartesi gerçekleşen son oturumda ‘facia ve kurtuluş öyküleri’ anlatılırken Fatma Hanım açısından geçen 12 saat içinde protesto, yerini sessizliğe terk etmişti. Fatma Hanım, konferansın ilk gününün bitmesine 20 dakika kala, cam gibi gözlerle salonu sessizce terk etti. Daha sonra, toplantının ikinci gününde Fatma Hanım’ın Hrant Dink’le sarılıp öpüştüğü, bir köşede Baskın Oran’la sohbet ettiği görüldü. Kısacası bu konferans, katılan herkesin ‘Ermeni sorunu’na bakışını değiştirdi. En azından herkese birçok yeni bakış açısı kattı. Konuşmanın, sorunu ifade etmenin öneminin altını, bir daha, kalın çizgilerle çizdi.

Avi Haligua

www.acikradyo.com.tr

26 Eylül 2005 .


  1. Ömer Madra; “Konferans’tan Küçük Bir Soru Listesi” Açık Radyo Online, 27 Eylül 2005.www.acikradyo.com.tr
Paylaş:

Önceki Yazı

Entelektüel

Ömer Madra
Tanınmış deprembilimci Ross S. Stein, meslekdaşı Aykut Barka’nın ölümünün ardından, onun üniversitesinin rektörüne Amerika’dan sıcağı sıcağına bir başsağlığı mesajı gönderdi.…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Erol Akyavaş

Haldun Dostoğlu
“Değişmeyeni arayarak değişmeyi anlatan” ressam Erol Akyavaş 1932 yılında doğdu, 1999 yılı, 20 Nisan’da aramızdan ayrıldı. Akyavaş 1957 yılında New…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Hacktivizm

Halil Turhanlı, Ömer Madra
Zapatistalar son derece ilkel koşullarda cangılın içerisinde yaşıyorlardı. Mücadelelerini de orada başlattılar. Buna karşın en son teknolojik gelişmelerden ve de…
Devamını Oku

Eyyâm-ı Bâhûr

Ömer Madra
Çocukluğumuzun sahil kasabalarında bütün ‘çete’nin yüreğine ürpertili bir heyecan salan büyülü sözcükler. Heyecan, güneşin yeni göveren tuzlu küçük bedenlerimiz üstüne…
Devamını Oku

Hayat

Ömer Madra
Yeryüzü yüzeyinde ve dünyanın bütün okyanus ve sularında maddenin ortak ve yaygın rastlanan bir hali. Hidrojen, karbon, oksijen, azot, kükürt…
Devamını Oku

Michelle Gardner-Quinn

Michelle Gardner-Quinn Çev: Ömer Madra
  Buna İnanıyorum… Hayatın her türüne büyük saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. İnsanlığın yeryüzüne ve deneyimlerimizi paylaştığımız tüm hayata karşı sorumluluğu…
Devamını Oku