kavramı bir süredir dinlenme, eğlenme aracı olarak doğal alanlar ve doğa öğelerinin kullanıldığı yöntemleri tanımlamak için kullanılıyor. Birçok uygulamasında da zannedilenin aksine; doğaya, yöre insanının yaşamına, sorumlu bir kültür oluşturulmasına katkı vermediği gibi, geri dönüşü olmayan zararlar da verebiliyor.
Ekolojik tarım turizminde ise durum farklı. Çünkü “kırsalda yaşayan insana destek olmayı, şehir insanını doğada üretim yapan kişilerle ve yaşamları ile buluşturmayı, doğa korumaya destek olmayı” güvence altına alan çok daha net tanımlamalar bulunuyor. Bu sistemde ana koşul, ziyaretçi kabul edecek ev sahiplerinin tümünün ekolojik tarım yapıyor olması gerekliliği. Sonuçta belli rehberler, duyurular vasıtası ile; çiftçi aileler, yaptıkları üretimler, yaşam ve misafir ağırlama koşulları hakkında bilgi edinip karar veren kişiler bu çiftliklerde kendilerine ayrılmış mekânda kalıyor, mümkün mertebe yerel ürünlerden hazırlanmış geleneksel yemekler yiyor ve gönüllerince bir tatil geçiriyorlar. Bunun karşılığında da dostluğu paylaşıyor, bir bedelden öte çiftçi ailenin yaşamına katkı olacak bir miktar para ödüyorlar.
Âdil ve İnsancıl Bir Tatil
Bu hali ile âdil ve insancıl bir iş olan ekolojik tarım turizmi birçok ülkede sivil toplum örgütleri tarafından destekleniyor ve kontrol ediliyor. Bu konudaki uluslararası çatı örgütlerden biri ECEAT (www.eceat.org). Türkiye’de ise bu işin ilk örgütlü altyapısı 2003 senesinde Buğday Derneği tarafından kuruldu; halen işlemekte olan sistemin kısa adı TaTuTa (Ekolojik Tarım Turizmi ve Bilgi, Tecrübe Takası – www.tatuta.org). TaTuTa kapsamında çeşitli bölgelerdeki ekolojik çiftliklere iki tür ziyaretçi gidebiliyor. Bunlardan biri yukarıda tanımlanmış olan, tatili karşılığında para veren ziyaretçiler, diğeri ise konaklama ve yemekler karşılığında çiftliğin belirlediği koşullarda çalışanlar. İkinci grubun dünyadaki sivil ağı WWOOF (Willing Workers On Organic Farms (Ekolojik Çiftliklerde Gönüllü Çalışanlar) – www.wwoof.org) rehberleri ve web siteleri sayesinde birçok gönüllü kendi ülkesinde ya da başka bir ülkedeki bir çiftlikte yaşama, öğrenme, deneyimleme, paylaşma imkânı buluyor; hem de takas usulü ile.
Ekolojik tarım turizminin tek zayıf tarafı, yapılan işin ideal temellerine karşı sorumluluk duymayan ziyaretçi ya da ev sahiplerinin sisteme girmesinin tam anlamı ile kontrol edilememesi. Arz ve talep arttıkça işin kontrolü daha zor ve yüksek maliyetli hale geliyor. Ticari bir iş olarak çok yaşama şansı olan bir sistem değil; bir çok nahifliği var ve sunanların da, alanların da özverisini gerekli kılıyor. Bu sistemin yürüyebilmesi için, organizasyonu yapan, tarafları buluşturan sivil örgütün çok büyük bir özveri ve gönüllülüğe, yeteneğe sahip olması gerekiyor. Victor Ananias .