13 Mart 2002
Nuh Köklü

Dolmuş

Hapishane işi tabir edilen boncuktan yapılma bibloların, yanıp söndükçe loş gazino atmosferini hissettiren lambaların, dolmuşun ilk alındığı gün çekilen hatıra fotoğraflarının, üzerinde ‘liselim’ gibi sözlerin yazıldığı pirinçten tabakların bulunduğu, teypten yükselen ‘acılı’ bir arabeskin herkesin üstüne sindiği dolmuşlar bir buluşma noktasıydı. Onlara herhangi bir araç muamelesi yapmak haksızlık olur, nostaljiyi devreye sokmaktan çok yaşam biçimimizi, zaman tasavvurumuzu, dolmuşun içinde yer alanla, ‘hususi’de oturan arasındaki sınırı çekmesi dolayısıyla dolmuşlar hayatımızın orta noktasında yer alır.

Dolmuş için önemli olan mesafe değildir; gideceği güzergâh bellidir.

Dolmuş için önemli olan mesafe değildir; gideceği güzergâh bellidir… Şoför için her metresi bilinen bu mesafe sonsuz bir tekrarın, yitirilmiş hayallerin ifadesidir. İlkokuldan terk çocukların iç gıcıklayıcı bir özgürlük hevesi, delikanlılığa transfer olabilmenin hikmeti olarak seçilen bir meslek, daha doğrusu ‘hayat gailesini’ en şık tarafından yerine getirmenin ifadesidir dolmuş şoförlüğü. Vites değiştirdikten sonra derin bir iç çekmeyle baktığı yavuklusunun, mahalleden arkadaşların, şimdi uzaklarda olan dostların resimleri göz hizasında durur ve böylelikle dolmuş onun için hâlâ bu hayattan kurtulabilme imkânı verir. Dolmuş, onun varolduğu hayatla, yolcuların yaşantısını sınaması için de bir araçtır. Memuriyetten emekli bir yaşlıyla, futbolcu olma hayalleri suya düştükten sonra tornacı olan bir çırak, her daim ev sahibini çekiştiren bir ev kadını ona bir iç sıkıntısı verir, tek göz odalarında hayatın akıp gitmesini bekleyen bu insanlara nazaran şoför mahallinde kendini özgür hisseder dolmuş şoförü.

Dolmuşların asli kadrosu şoför ve yolcudur ama asıl başrolü dolmuş yüklenir. Dolmuş biraraya gelme yeridir; farklı taleplerin, arzuların, gerçekleşmemiş hayallerin bir karışımı yaşanır dolmuşta. Kısa süreli bir beraberlikte dahi her türlü hayat tasavvuru kendini açığa çıkarır. Şoförün yanında oturup para alışverişine yardım edenle, orta sırada sessizce yola bakanın hayata bakışı tamamen farklıdır. Yolcular için dolmuş, akıp giden hayatı bir cam kenarından izlemek gibidir: Kiminin bir ‘hususi’nin ön koltuğuna takılır gözleri, kimisi de ulaşacağı mesafeyi hesaplar. Fakat bütün yolcular dolmuşa adımlarını attığı an yoksulluklarının, giderilmemiş arzularının bir kez daha açığa çıktığını ve kendilerine benzer insanlarla yaşamın sonsuz bir tekrar nizamında izleyeceğini ister istemez fark ederler. Ve bunun içindir ki tutulan futbol takımı, beğenilen artist ‘zenginin malı züğürdün çenesini yorar’ mealinden her türlü sözün havada uçuştuğu bu ortam, yolcuların kendi hayatlarını da görebilecekleri bir alandır. Kendi hayatlarında ‘bir şey olamayacaklarına’ ikna olmuş bu insanlar, İzzet’lerin, Türkan’ların hayatlarının gölgesine sığınarak teselli ararlar. Dolmuş bir teselli yeridir; piyangodan büyük ikramiye kazananların Bebek Oteli’nin terasında ince belli bardaklarla votka yudumladıkları bir dünyada, en azından o dünyanın kenarından geçme ihtimali tanır yolcularına. Dolmuş şarkıları bundan dolayı hep bir giderilemeyen acıyla, gelmesi muhtemel bir umudun çakışmasını terennüm eder ya da hepten bir alaya almanın, tamamen bir hafifsemenin ürünüdür ki, ‘çiki çiki baba’ şarkısının bütün dolmuş tarihi boyunca en popüler şarkı olması bu nedendendir.

Borç Harç ‘Hususi’leşince

Dolmuşlar bir modernleşme aracıdır; bir vasıta olması, hayatımızı kolaylaştıran bir araç olmasından fazla birşeydir. Birgün puslu Haydarpaşa sabahında yatak denkleri sırtında ‘Bizans’ı fethetmeye gelenlerin memleketten kalma yedek parçacılık deneyimi dolmuş şoförlüğüne transfer olur. O insanlar daha önce kente yerleşmiş insanları gördükçe, dolmuşun da kendisine bir yer tayin edeceğini hisseder ve dolayısıyla dolmuş bir kentleşme vasıtası haline gelir. Dolmuşa alınan her süs, cam kenarına yerleştirilen her resim şoförünün bu hayatın kurallarına alıştığının göstergesidir. Her şoför meşrebince, muhitince farklı resimler, farklı süsler taksa da hep bir yerleşik olma isteğinin ifadesini verir bu eşyalar… Kaldı ki dolmuş süslerinin, dolmuşa yazılan yazıların da bir nevi modernliğe ilişkin tasavvurlarımızı açığa çıkarttığını söyleyebiliriz. Mesela artık tedavülden kalkmış bir ‘liselim’ sözünü taşralı bir aşk ilişkisinin iç gıcıklayıcı bir ifadesiyken; ön cama yapıştırılmış bir CD, modern araçlardan da haberdar olunduğunun bir göstergesidir. İçerisinde arabesk şarkıların çalındığı, her trafik kontrolünde muavinin yolcuların başını aşağıya çektiği, emeklilerin, haftasonu maç parasını biriktiren çırakların, okul formalı kızların, çeyiz alışverişine çıkan ev kadınlarının bulunduğu dolmuşlar çoktan hayatımızdan çıktı. Ne zaman ki az banka kredisi, az borç diyerek bir araba alınmaya çalışıldı, ne zaman ki hapishane işi boncukların yerine dolmuş camlarına CD’ler yapıştırıldı ve ne zaman ki acılı arabesk dinleyip hayata isyan etmek yerine “ellere var da bize yok mu?” deyip tempo tutuldu, dolmuşlar da geçmiş hayatımızın bir nesnesi haline geldi.

Nuh Köklü, www.acikradyo.com.tr 

 

Paylaş:

Önceki Yazı

Djembe

Zekeriya Şen
(Cembe) Djembe elle yapılan, devasa bir kadeh şeklinde, 30 cm çapında, çalıcısına göre 15 ile 46 cm aralığında değişen uzunlukta…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Doping

Aydan Çelik
  Marco Pantani 14 Şubat günü bir otel odasında ölü bulundu. Otopsi sonuçları kokain zehirlenmesine bağlı beyin ödemi ve kalp…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Godzilla

Godzilla ile söyleşiden
40’lı yıllarda Japonya’da dünyaya geldim. Doğum tarihim ne yazık ki tam olarak bilinemiyor. Asım adım ise Gojira, ama Amerika’da, Avrupa’da…
Devamını Oku

Oyuncak Ayıcık

Şermin Alyanak
veya bir başka adıyla ‘Teddy Bear’, gözyaşları ile ıslanmış, zamanla havları dökülmüş, birkaç kez yamanmış, büyürken dünyaya göğüs gerebilmemize yardımcı…
Devamını Oku

Dino Valenti

Sedat Nemli
San Francisco’nun Haight-Ashbury mahallesinde, daha doğrusu, kesişen sokaklarında doğup, Fillmore West ve Avalon Ballroom konser salonlarında yaşanan altın çağı (1966-68)…
Devamını Oku

İnsan Zekâsı

Zeynep Damar
İnsan Zekâsı, Dünya nereye gidiyor? Acaba tek yönde mi gidiyor? Bence değil, sorun da zaten oraya buraya çekiştirilip farklı yönlere…
Devamını Oku