Rabun Koşar

Dashiell Hammett

Raymond Chandler ‘The Simple Art of Murder’ isimli yazısında Hammett için şunları yazmış: “Hammett ‘cinayeti’, amacı sadece ortaya bir ceset çıkarmak olan kişilerden alarak, onu işlemek için gerçek nedenleri olan türde insanlara geri verdi. Bu kişiler cinayet için kakmalı tabancalar, kürar1 ya da tropik balıklar değil, o an ellerinde buna uygun ne var ise onu kullanan kişilerdi.’Hammett için yapılabilecek en açıklayıcı tanım bu olsa gerek. Zira gerçekçi, sert, acımasız polisiyelerin ustası, romanlarında tanık olduğu hayatların tüm kokuşmuşluğunu, hiç yumuşatıcı kullanmadan okuyucunun suratına çarpmakta tereddüt etmezdi..

Dashiell Hammett, 1894-1961.↩︎

Yazarın hayatının kısa bir özetini vermek gerekirse şu kelimeler yeterli olacaktır: Eski dedektif, bir dönem Amerikan Komünist Partisi üyesi, hep sol görüşlü, McCarthy zamanlarının kara listelisi, geçirdiği verem hastalığı dolayısı ile pasif hizmette bulunmuş ordu mensubu. Ve tabii ki kimilerince Hemingway ile karşılaştırılacak kadar önemli bir yazar.

1920’lerde başladığı yazarlık kariyerinin ilk ürünleri olan kısa hikâyeleri görece etkileyici olmaktan uzak olsa da, daha sonra ürettiği romanları bir janrı etraflıca tanımlamayı becerebilecek kadar usta işi ürünler olmuştu. 1929 yılında Kızıl Hasat ile başlayan roman süreci ile Hammett sokağın adamlarını ve en rötuşlanmamış hâli ile cinayeti romanlara taşımaya başlamıştı. Kızıl Hasat romanının Continental Op. dedektiflik bürosu çalışanı, kısa boylu, şişman, kel, isimsiz dedektif kahramanı, klasik bir kahraman olmaktan çok uzaktı.

Sadakat duygusundan uzak, alkole yakın, kavgaya hayır demeyen dedektif bir şehre ilk geldiğinde şehir ile ilgili duygularını şöyle anlatıyordu:

Personville şehrine Personville zehri dendiğini ilk kez Butte’da, Koca Şilep barında, Hickey Dewey adlı kızıl saçlı bir bitirimden işitmiştim. Kaşık diyeceği yerde de kazık derdi. Personville’in adına getirdiği yorumu pek umursamamıştım o zamanlar. Daha sonraları, Ş’leriyle Z’le-rini doğru dürüst söyleyebilen insanlardan da aynı şeyi işittim. Gene de bunun anlamsız bir mizah girişiminden öte birşey olabileceğini aklımdan geçirmedim. Birkaç yıl sonra Personville’e gittiğimde yanıldığımı anladım.2

The Thin Man (İnce Adam), 1934.

“Zehir Şehir” İnsanları

Çeviride enfes bir şekilde şehir-zehir olarak sunulan Personville-Poisonville benzetmesi ile Hammett adeta bir şehrin kokuşmuşluğunu daha ilk cümlede okuyucuya sunarak daha sonraki sayfalarda etraflıca yazacağı acımasız dünyaya hoş geldiniz demektedir. Dedektif kendisini ortadan kaldırmaya çalışan şehirdeki bela babalarını tek tek temizleme görevini üzerine alır ve bu düşüncesini açık etmekten özel haz duyar: “Poisonville hasat için yeteri kadar olgunlaştı. Bu iş yapmaktan hoşlandığım bir iş ve bunu yapacağım.” Bu cümleye sinmiş saldırganlık duyguları gerçeğe dönüştüğünde şehirde cesetler üst üste yığılmaya başlar ve bir yerde dedektifimiz yaşadıklarının artık kendi kontrolünden bile çıktığını; ‘blood simple’ (sadece kan) olarak tarif ettiği bir hâlet-i ruhiye içinde olduğunu itiraf etmek zorunda kalır. Daha sonraları sinemada Coen kardeşlerce de kullanılan bu kelimeler ile Hammett, gittikçe artan şiddet yüzünden giderek çözümü sadece ve sadece kan dökmekte bulan bir düşünce ya da ruh yapısını tarif etmektedir. Kafası zehir gibi çalışan dedektif, karşısındaki kadına, bu zehir-şehir’in kafasına her geçen dakika daha fazla girmeye başladığını, yığılan cesetleri ve yaşadıklarını artık sadece daha fazla cesedin ve kanın temizleyeceğini ve artık zekâsına bile güveni kalmadığını anlatmaktadır. Başladığı hasat öyle bir noktadır ki, bitirmekten başka bir çıkışı yoktur. Hammett’in dünyası işte budur.

Duygu Dışı

The Maltese Falcon (Malta Şahini),1930.

Hammett ve eserleri için yapılan en genel eleştiri, kalp denen mefhuma sahip olmamasıdır. Biraz yaşadıklarından da olsa gerek, yazarın eserlerinde en az bulunan duygu, sevgidir. Ama bu konuda istisnai bir durum Sırça Anahtar romanında bulunabilir. Politik motiflerin bol bol yer aldığı bu romanın kahramanı Ned Beaumont, dostuna olan sevgisi ve bağlılığı yüzünden dostuna yönelebilecek tehditleri bertaraf etmeyi kendisine görev bilir. Dedektifimiz kadar zeki olmasa da, bağlılığı ve inadı ile işin peşini bırakmaz; sonuca ulaşmak için tehdit, şantaj, kaba güç, rüşvet, yalan ne gerekiyorsa kullanmaktan çekinmez. Hammett basit bir gözü karalık olarak tarif edilemeyecek kadar güzel bir örgü ile kahramanını olayın için çeker; gerektiğinde ona eziyet etmekten de çekinmez. Hammett’in nakış gibi işlediği bu örgü, ön plana kahramanı koymuş olsa bile, arka planda devasa bir 30’lar Amerika’sı resmini ve o zamanın tüm duygularını işlemeyi de bilmiştir. Fakat her ne koşulda olursa olsun, Hammett romanın en son sayfasında bile iyimser bir çözüme çok uzaktır; gerçek hayatın tüm öğeleri en son kelimeye kadar hissedilir. Belki bu sebepten dolayıdır ki, kara film diye tanımlanan film türünün alamet-i farikası yine Hammett ve onun kahramanlarıdır. Her ne kadar Akira Kurosawa kabul etmese de Yojimbo’da, ve yine benzer bir hikâye olan Sergio Leone’nin Per Qualche Dollaro in Piu filminde Kızıl Hasat’tan izler bulmak mümkündür. Coen kardeşler ise Millers Crossing filminde Kızıl Hasat ve Sırça Anahtar romanlarından ne kadar etkilendiklerini göstermekten kaçınmazlar. Kara film klasiği Malta Şahini ise zaten yazarın aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

Hammett 1961 yılında, büyük bir ihtimal ile yoğun alkol ve sigara tüketimi ve geçirdiği ciğer hastalıklarının bir sonucu olarak akciğer kanserinden öldü. Son romanını yazdıktan sonra ölene kadar başka bir yazısı basılamadı, yazmak istediği yeni türde bir ürünü olamadı. Romanlar yerine McCarthy sorgulamaları, cevap vermeyi reddettiği için kendisine layık görülen hapis cezaları ve kara listeler ile uğraşmak zorunda kaldı.

Romanları

Red Harvest (Kızıl Hasat), 1929

The Dain Curse (Lanet), 1929

The Maltese Falcon (Malta Şahini), 1930

The Glass Key (Sırça Fanus), 1931

The Thin Man (İnce Adam), 1934

. Rabun Koşar .


  1. Kürar: (İng. Curare) Güney Amerika kökenli ok ile atılan zehirlerin genel adı.www.wikipedia.com↩︎
  2. Dashiell Hammett; Kızıl Hasat. Çeviri: Sinan Fişek. İstanbul: Metis Yayınları, Haziran 1993.
Paylaş:

Önceki Yazı

Dans

Duygun Erim
Dans1 üzerine araştırma yapmak, konuşmak, yazmak, dansın fotoğrafını, filmini çekmek, tüm bu ‘temsili’ çabalarla, dansı anlaşılabilir, belirlenebilir ve akıl ile…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Deniz Otobüsü

Eser Tütel
İstanbul insanının yirmi dakikalık bir mutluluğudur vapura binmek. Amaç tabii gideceği yere bir an evvel varmak, en iyi şekilde varmaktır,…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Borges

Göksenin Göksel
Jorge Luis. Çok sayıda yazarın üslûbunu, tekniğini ve edebiyat hakkındaki düşüncelerini neredeyse tek başına değiştirmiş Arjantinli şair, öykü ve deneme…
Devamını Oku

Babalar ve Oğullar

Gündüz Pamuk, Orhan Pamuk
Gündüz Pamuk Biz mühendis kökenli bir aileyiz. Babam inşaat mühendisi ve müteahhitti. Çocuklarım o havanın içinde büyüdüler. O kökenle beslenerek.…
Devamını Oku