
New York Times gazetesinin kültür ve sanat bölümü yazarlarından Frank Rich 14 Ağustos 2005 tarihli gazetenin ‘fikir ve yorum’ sütununa geçenlerde biraz farklı bir ‘kültür’ yazısı yazmıştı. Daha doğrusu, farklı değil de, kültürün ilk ağızda akla gelen tanımının ötesine geçen, onun en genel, en kapsayıcı tanımına uygun düşen bir yazıydı bu. ‘Barış kültürü’ diyebiliriz kısaca. ‘Birisi Başkana Savaşın Bittiğini Söyleyiverse’ başlıklı makalenin ilk paragrafı şöyleydi:
II. Dünya Savaşı’nın Bitişi’nin ilan edildiği V-J Günü’nden yıllar sonra bir adada tek başına yaşamaya (ve kendince savaşmaya) devam eden Japon askeri gibi, Başkan Bush da Irak’taki savaşın Iraklılar için olmasa da Amerikalılar için bittiğini bu ülkede öğrenecek son kişi olabilir. ‘Biz rotamızdan sapmayacağız’ deyip duruyor Teksas’taki çiftliğinden. Biz derken kimi kastediyorsun beyaz adam?1
Dünya gemisinin kaptan-ı deryalığına soyunmuş ve bunu cümle âleme neredeyse alenen ilan etmiş bir adam, kendi gemicileri de dahil olmak üzere tüm denizlerdeki desteğini kaybetmiş görünüyordu. Bu durumda hangi dümeni hangi rotada sabit tuttuğu sorulabilir doğrusu. Ana akım medyadan pek çok kişinin bile artık sıkça dile getirdiği gibi, tüm kamuoyu yoklamaları (Newsweek, Pew, vb.) ABD halkının Bush yönetiminden desteğini çekmiş olduğunu gösteriyordu. Ordu da elden gitmiş denebilirdi hatta. Gönüllü asker toplama kampanyaları bütün ayın oyunlara rağmen, iflas etmiş durumdaydı: Son son, eşcinselleri de yalvar yakar saflara sokmaya çalıştılar –onların basına açıklama yapmasını göze alarak. Amerikan askerleri, işgalin başından beri görülmüş en büyük kayıpları gittikçe artan düzeyde vermekteydi. İşgale direnenlerse, onlara hangi adı verirsek verelim (isyancılar, Sünniler, eski Baasçılar, direnişçiler, teroristler, ya da hepsi birden), tüm resmi söylemlerin aksine azalmıyor, fena halde artıyorlardı ve saldırılarını da –cep telefonları, garaj kapısı kumanda aletleri ve yumurta pişirme saatleri gibi ‘high-tech’ aletler kullanarak– artırıyorlardı. UPI haber ajansının baş analisti, “elemanları resmi raporların gösterdiği sayıda öldürülüyor ya da yakalanıyorsa, bu ‘isyan’ neden çökmüyor da güçleniyor?” diye soruyordu.
Barış Çadırı
İkinci kaptanlar, yani Rumsfeld, Myers gibi sivil ve askeri komutanlar da birbirini yiyor ve Başkomutan Bush’un açıklamalarını gün be gün nakzeden açıklamalar yapıyorlardı. İmdi, kâinatın en karmaşık olgularından biri sayılan iklim değişim olaylarında iklimbilimcilerin en korkulu senaryosu ‘eşiğin aşılması’ sayılıyor. Yani, küçük ve önemsiz görünen bir değişikliğin, örneğin 1 ya da 2 derecelik bir sıcaklık artışının, muazzam bir değişikliğe yol açarak, tüm yerküreyi ve atmosferini bir daha geri dönülmez bir noktaya getirebilecek bir ‘dönüm noktası’na getirebileceğinden söz ediliyor.2 Hani teşbihte hata olmaz ama, günümüzün en gözde stratejik kavramlarından ‘asimetrik savaş’ı uygulayanlardan, sıradan ve küçük bir Amerikalı kadının, Cindy Sheehan’ın, harikulade macerası da işte bu acayip ‘eşik atlama’lardan biriydi belki de. Teksas’ta, Başkan Bush’un uzun Ağustos tatilini geçirdiği Crawford’daki sözde çiftliğine 8 kilometre mesafede toz toprak içinde kurduğu ‘Barış Çadırı’nda oturup, savaşta ölen oğlunun hesabını bizzat Başkana sormakta ısrar eden bu küçük ve biraz da küfürbaz kadın, ABD imparatorluğunun 5 yıldır bir İsviçre saati intizamıyla çalışan mekanizmasını tuzla buz etti. Bush ve şürekası, tabii emirlerindeki bütün sağcı basın mensuplarıyla birlikte, Gandhi’nin bir zamanlar söylediğini doğrularcasına, önce onu yok saydılar, sonra alaya almaya, sonra hakaret etmeye, sonra görüşmeye kalktılar ve o ayak diredi. Tom Engelhardt’ın dediği gibi: “Dünyanın en güçlü insanları kesinlikle tuzağa düşmüş ve çaresiz kaldılar. Her nasılsa, Sheehan, George’dan o sihirli Başkanlık nesnesini çıkarıp attı ve onu vatandaşların hizasına getiriverdi… Dişe diş durumu yani, ve bu yönetimin nelere kadir olduğunu asla küçümsememekle birlikte, öfkeli bir annenin yırtıcı gücünü de hiçbir zaman küçümsemem doğrusu.”3
Belki de zalim Kaptan-ı Derya’ya bu savaşın bittiğini söyleyen biri vardı artık. Ve, bunu söyleyenin bir kadın olmasından daha doğal, daha âdil ne olabilirdi ki?
Ömer Madra, www.acikradyo.com.tr
- Frank Rich; “Someone Tell The President The War Is Over” New York Times, 14 Ağustos 2005.www.nytimes.com↩︎
- Jenifer Johnston; “Earth ‘Losing Fight Against Global Warming’” Sunday Herald , 8 Ağustos 2005.↩︎
- Tom Engelhardt; “Tomgram: ‘Cindy Sheehan’s War’” Tomdispatch, 14 Ağustos 2005.www.tomdispatch.com