Filiz Ali

Bülent Arel

Bülent Arel, 1919-1990.

Türkiye’nin ilk Elektronik Müzik bestecisi ve elektronik müzik akımının dünyadaki öncülerinden Bülent Arel 1918’de doğdu. Röntgen mütehassısı olan babası Dr. Sırrı Reşit, Arabistan çöllerinde, Cemal Paşanın ordusunda görevliyken deve sırtında taşınabilen bir portatif röntgen cihazı icat etmiş. Milli Mücadele sırasında Dr. Sırrı Reşit’in, Kütahya, Eskişehir, Afyon seyyar hastanelerinde cerrah iken, ağır yaralı askerlere mecburen ‘reconstructive cerrahi’ uyguladığı biliniyor. Biraz asabi biriymiş. Hatta kızınca duvardaki sineği bile silahını çekip vururmuş.

Annesi Müzdan, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’nin 1 numaralı öğrencisi. Feyhaman Duran atölyesindendi. Ekspresyonizmi tercih ettiğini söylüyordu bir gazete röportajında. Paşazade, evdeki matmazelden Fransızca öğrenmişti. Aile yazın Büyükada’da, kışın Şişli’de yaşıyordu.

Bülent, İzmir yangınını, Rumların rıhtımdan denize dökülüşlerini hatırlıyordu. Ama annesiyle babasının birlikte yaşadıklarını hatırlamıyordu, o çok küçükken ayrılmışlardı. Evde bir sürü kadın vardı. Anne, anneanne, teyze, kuzenler. Kimi keman, kimi piyano çalıyordu; evde hep müzik vardı. En çok annesini değil, onu büyüten dadısını seviyordu. Üvey babası Sâfi Arel’i baba biliyor, onun soyadını taşıyordu.

En büyük tutkusu uçaklardı. Küçükken de büyüdüğünde de model uçaklar yapıyor, onları uçuruyordu. Hayatının sonuna doğru ise çocukluk düşü gerçekleşecek ve pilot ehliyeti alıp New York-Long Island semalarında uçacaktı.

Chopin’in Hayatı

Şişli’deki evin çatı katında radyoları bozup yapmakla uğraşırdı. Kitaplara bakarak pille işleyen bir pikap bile yapmıştı. Chopin’in Hayatı filmini seyrettikten sonra ciddi olarak piyanist-besteci olmaya karar verdi. Önce Galatasaray, sonra babasının işi dolayısıyla Ankara Taş Mektep, ardından Bursa Lisesi. Uçak mühendisliği, felsefe ya da hukuk arasında bocalarken sonunda 1940’ta Ankara Devlet Konservatuarı… Necil Kazım Akses kompozisyon, Ferhunde Erkin piyano, Ernst Praetorius orkestra şefliği öğretmeni, Eduard Zuckmayer ise akıl hocasıydı.

1947 yılında parlak bir mezuniyet yaşandı. Ancak, Paris’e gönderilen Bülent değil, Nevit Kodallı oldu.

1948’de evlendi. 1949’da baba oldu. Ankara’dan İstanbul’a sürgündü. Yeşilköy Pansiyonlu İlkokulunda Dame Ninette de Valois’nın kurduğu Bale okulunda müzik öğretmenliği ve bale piyanistliği yaptı. Sonra Ankara’ya döndü, ikinci defa evlendi ve arka arkaya iki çocuğu daha oldu.

1952 yılında Bülent ve Rahşan Ecevit, Rasin ve Zerrin Arsebük ile Bülent ve Selma Arel Helikon Derneğini kurdular. 1953’te Helikon Yaylı Sazlar Orkestrası kuruldu. Şef, Bülent Arel’di. Orkestra hem barok hem de çağdaş yapıtlar yorumlamasıyla tanındı.

1957’de Ankara Radyosu Müzik Yayınları Şefliğine atandı. İlhan Mimaroğlu’na göre Türkiye Radyoları, Arel’in yönetiminde müzik yayıncılığının altın çağını yaşamıştı.

Çığır Açan Bir Yapıt

19 Ocak 1958 akşamı Ankara Müzik Festivali kapsamında Milli Kütüphane’de Helikon Kuarteti konseri gerçekleştirildi. Konserin sürprizi Arel’in ‘Kuartet ve Elektronik Frekansmetresi için Müzik’ adlı çığır açan yapıtıydı.

Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Rockefeller bursu ile New York’ta yeni kurulan Columbia-Princeton Electronic Music Center’da Vladimir Ussachevsky, Otto Luehning, Milton Babbitt gibi öncülerle işbirliği içinde çalıştı. Bir yandan Edgar Varèse’in ‘Déserts’ adlı eserinin elektronik kısmını yeniden yaparken, kendi çalışmaları da tam gaz sürmekteydi.

9 Mayıs 1961 günü McMillin Tiyatrosu’nda, Columbia-Princeton Electronic Music Center’ın ilk ürünlerinin sergilendiği tarihî konseri verdi. Jonathan Cott, daha sonra bu konser hakkındaki yazısında “Türk bestecisi Bülent Arel’in Stereo Electronic Music No.1 adlı eseri bir başeser görünümündedir” diyecekti..

Gece, gündüz çalışarak birbiri ardına ‘Fragment’ (1960), ‘Music for a Sacred Service: Prelude and Postlude’ (1961), ‘Wall Street Impressions’ (1961) gibi eserleri ve daha bir çoğunu yarattı.

Mecburi Dönüş

Bir süre sonra vizesi uzatılamadığından Türkiye’ye mecburi dönüş yaptı. Üç yıl Ankara’da elektronik müzikten ayrı kaldı, bir bocalama dönemi yaşadı. 1965’te tekrar Amerika’ya döndü ve bu kez Yale Üniversitesi’nde bir elektronik müzik stüdyosu kurdu. Mimi Garrard Dans Tiyatrosu için bestelediği 1968-1969 ve 1973 tarihli ‘Mimiana I – Flux’, ‘Mimiana II – Frieze’, ‘Mimiana III – Six & Seven’ ile yepyeni bir ortama adım attı. Columbia-Princeton Electronic Music Center’ın 10. yıl kutlamaları için ısmarlanan ‘Stereo Electronic Music No.2’ (1970) ile yine müzikte yeni bir çığır açtı.

1971 yılında Yale’den New York Eyalet Üniversitesi Stony Brook kampüsünde yeni kurulan Müzik Bölümü’ne Elektronik Müzik Stüdyosu kurmak üzere davet aldı. Bu dönemde hayatında öğretmenliğe ayrılan zaman, gitgide artan sağlık sorunları, dört evliliğin yorgunluğu, sayısız aşkın heyecanları, nefret ve aşk gelgitleri arasında yaşanan vatan hasreti, üç çocuğun sorumluğunu doğru dürüst üstlenememek ve vicdan azabı biraradaydı.

1971’den 24 Kasım 1990’daki ölümüne kadar geçen zaman dilimi içinde dört eser daha yarattı:

‘Out of Into’, 1972

‘Mimiana III’, 1973

‘Fantasy and Dance for Five Viols and Tape’ (Judith Davidoff ve Viol Topluluğu için), 1974 ‘Rounding’, 1985

Filiz Ali

Paylaş:

Önceki Yazı

Buz gibi

Mark Serreze
  “Eğer birkaç yıl önce sorsaydınız, Arktik’te tüm buzun 2100’te, hadi bilemediniz 2070’de biteceğini söylerdim size. Ancak, artık 2030 tarihinin…
Devamını Oku

Sonraki Yazı

Bülent Tanör

İştar Gözaydın
Anayasa ve İnsan Hakları hukuku uzmanı olarak Paris X, Dijon, Cenevre ve İstanbul Hukuk Fakültelerinde öğretim üyeliği, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin…
Devamını Oku

İlgili İçerikler

Acid House

Sona Ertekin
70’ler ve 80’lerde Amerika’da ortaya çıkan Disco, Hi-NRG ve House gibi akımlar Avrupa’da küçük çapta da olsa karşılığını bulmuştu. ‘Club’…
Devamını Oku