Bidâyette eti için avlanan, şimdilerde ise AB standartlarına göre ticareti artık aleniyet kazanan kasaplık hayvan. Mağara devri ve bugün arasında da mesela sur dibinde kaçak kesimi ve yurt sathında el altından ticaretinin aksamadan devam ettiği ‘Nallı Kuzu’.
Bir de kadınlı erkekli muhtelif hemcinslerimizin çoluk çocuk üstüne çıkıp, oturup ‘adam’ olmaya çalıştıkları ‘binek-hizmet hayvanı’ olduğu, muhayyile biraz zorlanırsa eklenebilir. Bu husus tartışmalıdır. Muhtelif ‘binicilere’ bakıldığında ‘adam olamadıkları’ hemen görülebilir.
Bu netameli mevzuu bir orta yol bularak tatlıya bağlarsak, at, insan kadar iyi ve insan kadar kötü bir aynadır. Hem hayattan dileğimiz olan ‘murat’tır, hem kâbusumuz ‘karabasan’. Birilerinin bir zamanlar söylediği gibi: “Önü ısırır, arkası teper, ortası da oturmaya çok rahat değildir”. Tıpkı hayat gibi… Ama vardır. Dener dururuz.
Mahir Başdoğan
