Ekim 1995’de İstanbul’a geldi, eğitmenlik yaptı, konserler verdi. Chicago’lu, nefesli sazlar çalan besteci, doğaçlamacı, eğitmen. Müziği yapısal olarak 12 ögeye bölmüş, ve bu ögeleri temel ekseni olarak almıştır. Tanımlarını, anlatımlarını bunlar üzerine kurar. Örneğin legato, kısa staccato, hafıza (bilinen bir melodiye, ritme gönderme yapma) vs. Alto saksofonla solo albüm yapan ilk kişidir. Siyahsınız, popüler müzik değil yaptığınız, 1969 yılı, her taraf karmakarışık, ve alto saksofonla herkese meydan okur bir şekilde albüm yapacaksınız, öyle kolay değil…
Braxton tüm buluşlarına, yeniliklerine ek olarak kendisini öğrencilerine adamış durumda. Bir de arada fırsat bulursa albümlerini basmaya çalışıyor. Kendi plak şirketi ve kurduğu vakıf finansal yetersizlikler nedeniyle kapandı. Konserlere çıkarken, albüm yaparken artık yanında hep öğrencileri var. Onlardan yaşama sevinci ediniyor, onların heyecanıyla yaşıyor, ama kendine dair tanımı da zaten profesyonel bir öğrenci olduğu şeklinde. Sürekli evde enstrümanlarını çalışan, okuyan, araştıran bir öğrenci…
Volkan Terzioğlu