Martılar deniz kenarında ve gökyüzünde yaşayan hayvanlardır. Deniz kenarında ve gökyüzünde yaşamalarının bize çağrışımı da bu hayvanların özgürlük sembolü olmaları, özgürlüğüne düşkün hayvanlar olmalarıdır. Türkiye’de deniz kenarında yaşamayan tek martı sürüsü Ankara balık halinde yaşar. Ankara’da deniz olmadığı halde balık hali martı doludur. Çünkü Samsun’da karnı acıkan martılar kirlilikten yiyecek birşey bulamadıkları için, Samsun’dan Ankara’ya balık götüren kamyonları takip ederler bilinçsizce. Sadece karın tokluğu için. Kamyonların üstü açık olduğundan ve balıklar üstten göründüğünden martılar Samsun’dan Ankara’ya gelene kadar bir iki ufak sorti yaparlar, bir iki balık kaparlar, karınlarını doyururlar. Ama kamyonlar Ankara’ya hale gelip de balıklar indirilip buzhaneye konunca bizim martılar Ankara’da ortada kalırlar… Çünkü aslında o buzhanenin kapısı içeriye balıkların üstüne değil; dışarıya, martıların suratına kapanan bir kapıdır. İşte o günden sonra martılar bence hep şunu düşünürler; “Evet karnımız doydu, artık tokuz. Ama ne Samsun kaldı, ne diğer martılar kaldı, ne özgürlük kaldı, ne deniz kaldı, ne gökyüzü, ne arkadaş, ne eş, ne dost kaldı. Özgürlüğümüzle neyi değiş tokuş ettik. Karın tokluğuyla neyi değiş tokuş ettik?”
Beyazıt Öztürk
Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını