Nerden gelip nereye gidiyoruz? Azimetimiz neresi? Giderken nerede duruyoruz?
Duruşumuz ne? Düşünüp taşınma zamanı galiba.
Hepimiz için topluca ve herkes için tek tek.
Belki de hiçbir zaman şimdiki kadar düşünüp taşınmaya ihtiyacımız olmamıştı. Herşey buna işaret ediyor gibi.
Kâinatta uygarlık kurabilecek kadar yüksek zekâ düzeyine sahip olan tek “türün, gezegeni, hayatı, ve – tabii – kendisini de ortadan kaldıracak kadar budala olmadığını ispat etmek” için düşünmek.1
Türümüzün biyolojik bir ‘hata’ olmadığını ispat etmek için.
Özgürlük ve demokrasinin ‘yalnız kendi başlarına bir değer olmakla kalmayıp, muhtemelen varlığımızın sürdürülmesi için de zorunlu birer unsur olduğunu’ ispat etmek için düşünmek.
İşte böyle bir dönemde bir de Açık Site’miz oldu.
‘Zonk zonk atan’ bir yer.
Açık Site, ‘hayır ve şer’ güçlerinin çarpıştığı bu dünyanın karanlık yüzüne aydınlık bir gözle bakmaya çalışıyor. Ona, ‘kalem pil’le çalışan küçücük bir ‘el feneri’ gözüyle de bakabilirsiniz.
Yeryüzünün tüm karar alıcılarının geleceğe ilişkin hiçbir fikrinin olmadığı bir alacakaranlık kuşağına yol alınırken, kaos’un dip karanlığına tutulmaya çalışılan bir cılız huzme.
Canlının ilgi alanına giren hemen her konuda geziniyor cılız ışık:
‘Kâinatın tefrikası’, temel hak ve özgürlükler uğrunda verdiğimiz mücadelenin sonsuz tarihi, savaşlarımızın sonsuz tarihi, büyük şirketlerin sonsuz kâr hırsı, ısınan havamız ve suyumuz, globalleşmemiz, öfkelerimiz, açlığımız ve tokluğumuz, ekonomimiz ve buhranlarımız, demokrasi kültürü üzerinden Avrupa’ya doğru yol haritalarımız, en kara deliklere uzanan terör haritalarımız, genom haritalarımız, hastalıklarımız, mucize tedavilerimiz ve börtü böcek, yolluklar, yolsuzlukluklar, yoksulluklar, kadınlar, çocuklar, sübyancılar, medyanın yüceliği ve sefaleti, kürelerin müziği, ve asıl şu:
“İnsan medeniyetinin onca güzellikleri, yani iki köktenciliğin, iki ideolojik kutbun ötesinde yatan bütün güzellikler: sanatımız, müziğimiz, edebiyatımız…”2
Kendisi küçük ama tutulacak, tutunulacak yeri istendiği kadar büyük olabilecek bir fener bu, Açık Site’miz.
Ne kadar el, ne kadar ışık? Bunu, hep birlikte göreceğiz.
Açık Radyo
Kasım 2001