(Orycteropus afer)
Afrika’nın yerlisi olan orta boy, memeli bir hayvan. Afrika’ya ilk yerleşen beyaz Avrupalılar, yani Hollandalılar, bu hayvanı domuza benzettikleri için ona Afrikaans/Hollandaca dilinde ‘yer domuzu’ (aarde: yer, varken: domuz) adını vermişlerdi. Bu kıtada yüzbinlerce yıldır yaşamakta olan yerli siyahların bu hayvanı nasıl adlandırdıkları hakkında ise ansiklopedilerde fazla bilgiye rastlanmamaktadır.
Orycteropodidae familyasının günümüze kadar gelebilmiş tek üyesi olan Aardvark, sadece uzaktan domuza benzer; hayvanın domuzlarla yakın akrabalığı yoktur. Gövdesi güçlü, sırtı kavislidir. Ön ayaklarında ‘başparmaklar’ kaybolmuş, sadece dörder ayakparmağı kalmıştır; ama arka ayaklarda beşer parmak mevcuttur. Bu parmakların hepsinde büyük, gürbüz bir tırnak vardır ve bu tırnaklar zamanla yassılarak küreksi bir hal almış, pençe ile toynak arası bir görünüme kavuşmuştur. Kulaklar orantısız denecek ölçüde büyüktür. Kuyruk, kuyruk sokumunda çok kalındır ve uca doğru incelir. Baş da orantısız denecek kadar uzamıştır; kalın bir boyun üzerinde yükselir; hortumun ucunda bulunan disk ise, burun deliklerini barındırır. Ağız küçüktür ve termitlerle beslenen tüm türlerde olduğu gibi tüp şeklindedir. Aardvark’ın uzun, ince ve uzayabilen bir dili, keskin bir koku alma duyusunu besleyen ‘organları’ vardır.
Ortalama ağırlığı 40 ilâ 65 kilogram, boyu da 1 metre ilâ 130 santimetredir. Soluk sarıya çalan gri rengi olan hayvanın kürkü ince olmakla birlikte, oldukça kalın derisi düşmanlarına karşı öncelikli olarak koruma sağlar. En büyük düşmanları aslanlar, leoparlar, av köpekleri ve pitonlardır. Aardvark toprağı çok hızlı kazarak veya koşarken zigzaklar çizerek düşmandan kurtulmaya çalışır; ama her yolu denedikten sonra başka çare kalmamışsa, pençeleri, kuyruğu ve omuzlarıyla vurmaya girişir, hatta bazen sırtüstü yatıp kendini dört ayakla birden savunmayı dener.
Noktürnal olan, yani esas olarak geceleri faaliyet gösteren ve tek başına dolaşan Aardvark’ın en önemli özelliğinden biri, neredeyse münhasıran karınca ve termit yiyen (formicivore) bir hayvan olması ve bitkiler âleminden sadece ‘aardvark hıyarı’ adlı meyvayı yemesidir. Aardvark, kazdığı uzun, derin ve birkaç ‘kapılı’, labirent gibi karmaşık hendekten akşam üzeri veya güneş battıktan hemen sonra çıkar, uzun ve hassas burnunu sağa sola döndürerek hayli geniş bir alanda yiyecek aramaya girişir. Karınca ya da termitlerin yoğun olarak bulunduğu bir mahalli tespit ettiğinde güçlü ön ayaklarıyla toprağı kazmaya başlar. Bu esnada uzun kulaklarını dikerek çevredeki yırtıcıları dinlemeye alır. Aardvarkların uzun ve yapışkan dilleriyle şaşırtıcı miktarda böcek ‘tükettikleri’ bilinmektedir. (Tek bir aardvarkın bir gece içinde 50 bin karınca yediği tespit edilmiş ve bu kayıtlara geçmiştir.)
Esarette, yani hayvanat bahçelerinde 20 yıldan daha uzun süre yaşadıkları da görülen Aardvarklar, coğrafi olarak ağırlıkla Sahra-altı Afrika’ya yayılmış durumdadırlar. İnsanlar tarafından hem etleri (lezzetinin domuza benzediği kaydedilmektedir), hem de dişleri (dekoratif olduğu kaydedilmektedir) için avlanmalarına rağmen, türlerinin yokolma tehlikesi ile karşı karşıya değillerdir. Aardvark, Afrika’nın doğusunda yaşayan bazı kabilelerin sofralarının da değişmez yemeklerinden biri haline gelmiştir.
Aardvark’ın önemli bir başka özelliği de, dünyanın birçok dilinde yayınlanan sözlüklerin, ansiklopedilerin ve ansiklopedik sözlüklerin birçoğunda ön sırada (hatta genellikle birinci ‘madde’) olarak yer almasıdır.
Ömer Madra
Kaynak:
www.wikipedia.org